MİRASÇILARIN BELİRLENMESİ
Mirasçıların belirlenmesi, bir kişinin ölümü durumunda malvarlığının dağılımında önemli bir faktördür. Mirasçıların belirlenmesi, ülkenin yerel yasal düzenlemelere göre farklılık gösterebilir. Genel olarak, aşağıdaki faktörler mirasçıların belirlenmesinde rol oynar:
- Kanuni Mirasçılar: Birçok ülkede, miras bırakanın kanuni mirasçıları yasal olarak belirlenmiştir. Kanuni mirasçılar, genellikle miras bırakanın yakın akrabalarıdır ve yasal olarak mirasçı olma hakları vardır. Bu kategoride eş, çocuklar, torunlar, anne-baba ve kardeşler gibi kişiler yer alabilir. Kanuni mirasçılar, mirasın belirli bir yasal düzene göre dağıtılmasını sağlar.
- Vasiyetname: Miras bırakan, vasiyetname düzenleyerek mirasın dağılımını belirleyebilir. Vasiyetnamede miras bırakanın isteklerine göre mirasçılar belirlenebilir. Bu durumda, vasiyetnamede belirtilen kişiler mirasçı olur ve mirasın dağılımı bu şekilde gerçekleşir. Vasiyetname, mirasçıların belirlenmesinde büyük bir etkiye sahip olabilir, ancak bazı ülkelerde belirli yasal sınırlamalar vardır ve bazı mirasçılar korunabilir.
- Özel Durumlar: Miras bırakanın özel durumları veya evlilik dışı ilişkiler gibi faktörler, mirasçıların belirlenmesinde etkili olabilir. Bazı ülkelerde evlilik dışı çocuklar da mirasçı olarak kabul edilir ve hak sahibi olabilir. Ayrıca, evlat edinme durumları, boşanma, ölüm öncesi hibe veya bağışlama gibi faktörler de mirasçıların belirlenmesinde etkili olabilir.
Türk Medeni Kanunu’nda (Madde 495-574) mirasçıların kimler olacağı belirlenmiştir. Ölümden sonra öncelikle yasal mirasçıların belirlenmesi gerekmektedir.
Yasal Mirasçılar kan hısımları (belli bir zümreye kadar.), evlatlık ve evlatlığın altsoyu, sağ kalan eş ve mirasçının yokluğu halinde devlettir. Yasal mirasçılar haricinde miras bırakanın iradi bir şekilde ölüme bağlı tasarrufla yasal mirasçıların saklı payına tecavüz etmeden atanmış mirasçı belirlemesi mümkündür.
Mirasbırakan bazılarına daha az, bazılarına daha fazla miras bırakabileceği gibi; yasal mirasçı grubuna girmeyen bazı kişileri mirasçı olarak atayabilir. Mirasbırakan bakımından sadece kanunda öngörülen ölüme bağlı tasarruf şekillerinden biri (vasiyetname, miras sözleşmesi, mirasçı atama vb.) ile malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunabilir.
Bu sebeple ölümden sonra mirasbırakanın mirasçılarını belirlemek için öncelikle yasal mirasçılar belirlenmeli; ölüme bağlı tasarruf ile atanmış mirasçı olup olmadığı tespit edilmeli ve yasal mirasçıların saklı payları dikkate alınarak paylaştırma yapılmalıdır.

MİRAS PAYLARININ BELİRLENMESİ VE MİRASIN PAYLAŞILMASI
Türk Hukukunda miras paylarının belirlenmesinde zümre sistemi geçerlidir. Mirasın paylaşılmasında zümre kavramı çok önemlidir.
- Birinci zümre mirasçılar miras bırakanın altsoyudur.
- İkinci zümre mirasçılar miras bırakanın ana, babası ve onların altsoyudur.
- Üçüncü zümre mirasçılar miras bırakanın büyük ana ve büyük babası ve onların altsoyudur.
- Sağ kalan eş her üç zümreyle birlikte mirasçı olur.
Türkiye’de Mirasın Paylaşılması
Mirasın paylaşılması şu sıraya göre yapılır.
- Önce birinci zümre mirasçılar mirasçı olur.
- Birinci zümrede mirasçı yoksa ikinci zümre mirasçılar mirasçı olur.
- İkinci zümrede de mirasçı yoksa üçüncü zümre mirasçı olur.
- Üçüncü zümrede de mirasçının olmaması durumunda miras bırakanın iradi mirasçı atamaması ve eşinin olmaması halinde miras Devlete geçer.
Mirasbırakanın ölümünden sonra sağ kalan eşin mirasçı olabilmesi için geçerli bir evlenme akdinin varlığı aranır. Nişanlı olma ya da fiili birleşmeler yasal mirasçı olma hakkı vermez. Boşanma kesinleşmişse eşler birbirinin mirasçısı olamazlar.
Birinci zümrede mirasçı varsa ikinci ve üçünü zümrede bulunanlar mirasçı olamazlar. Kan bağı ile miras bırakana bağlı alt soyun haricinde evlatlık ilişkisi ile miras bırakana bağlı olanlar da birinci zümreden sayılır.
MİRASÇILARIN SAKLI PAYLARI
Kanunen öngörülen ve mirasbırakanın serbestçe tasarruf edemeyeceği mirasçının sahip olduğu talebe saklı pay denir. Saklı paylar, mirasçıların miras bırakanın iradesine bağlı olmaksızın korunan ve onlara tanınan yasal haklardır. Saklı paylar, miras bırakanın istediği gibi mirası dağıtmasını sınırlar ve mirasçıların belirli bir paya sahip olmalarını sağlar.
Mirasbırakan ancak mirasçılarının saklı payları düşüldükten sonra arda kalan kısımlar için iradi olarak tasarrufta bulunabilir. Saklı pay mirasçılara herhangi bir sınırlama olmaksızın intikal eder. Mirasçıların saklı paylarının kazanılması herhangi bir koşula bağlı değildir. Mirasçıların saklı payları hiçbir şarta bağlanamaz.
Atanmış mirasçı saklı paya tecavüz edemez. Mirasbırakan ölüme bağlı tasarrufla saklı paylı mirasçıların paylarını zedelemişse bu zedelemeyi içeren ölüme bağlı tasarruf kendiliğinden geçersiz hale gelmez, saklı payı zedelenen mirasçının süresi içerisinde saklı payını ihlal edenden tasarrufunu tenkisini talep etmesi gerekir.
Miras bırakanın saklı paylı mirasçıları altsoyu (çocukları,torunları,torunların çocukları vs.), sağ kalan eşi ve altsoyda mirasçı yoksa ana ve babasıdır.
Sağ kalan eş tek yasal mirasçı ise saklı payı ¾, mirasbırakanın altsoyu ile mirasçıysa saklı payı ½, miras bırakanın ana ve babasıyla mirasçıysa saklı payı ¼’dür.
Altsoyun saklı payı yasal miras payının yarısıdır. Altsoya miras bırakanın evlat edindiği ve evlilik dışı olan ancak soybağı ile miras bırakana bağlanan çocuklar dahildir.
Miras bırakanın birinci zümresinde mirasçı yoksa ikinci zümre mirasçıları mirasbırakana mirasçı olurlar. İkinci zümreden ana ve baba saklı paylı mirasçıyken; kardeşler saklı paylı mirasçı değildirler. Yasal miras payının ¼’ü ana ve babanın saklı miras payıdır.
SAĞ KALAN EŞİN YASAL MİRAS PAYININ DIŞINDA MİRASTAN YARARLANDIRILMASI İMKANLARI
Eşler sağ kalan eşin yasal miras payının dışında mirastan yararlanmasını istiyorlarsa, bunu kabul ettikleri mal rejimi ile mirasbırakanın sahip olduğu tasarruf oranını diğer eşe bırakması yoluyla gerçekleştirebilirler.
Tasarruf oranının tahsisi
Mirasbırakan Miras Hukuku kapsamında saklı paylı mirasçılarının saklı payları dışında kendi tasarruf oranına isabet eden miktarı sağ kalan eşe bırakabilir. Ayrıca mirasbırakan mirasta hangi malların eşe kalmasını istediğini de ölüme bağlı tasarrufla öngörebilir.
Örneğin mirasbırakan vasiyetname ile mal varlığının tümünün eşine kalmasını ve saklı paylı mirasçılara paylarının nakit olarak ödenmesini vasiyet edebilir.
Mirastan Feragat Sözleşmesi
Mirasbırakan mirasçıların saklı paylarından vazgeçmeleri için ivazlı mirastan feragat sözleşmesi yapabilir. Bu halde malvarlığı tamamen sağ kalan eşe kalır. Mirastan feragatin şartlarına ilişkin makalemize buradan ulaşabilirsiniz.
Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşin yararlandırılması
Türk Medeni Kanun 216. Maddeye göre edinilmiş mallara katılma rejiminde sağ kalan eş ve ölen eş kanundan dolayı artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Ancak eşler aralarında yapacakları mal rejimi sözleşmesiyle başka bir oranı da kararlaştırabilirler. Evlilik sözleşmeleri diye adlandırılan mal rejimi sözleşmeleri hakkında bilgi almak için lütfen bu sayfayı inceleyiniz.
Miras ortaklığı, ölen bir kişinin mirasını kalan mirasçılar arasında paylaştırmadan önce bir süre boyunca ortaklığın devam etmesini ifade eder. Türk Medeni Kanunu’na göre, mirasın paylaşımı ölen kişinin varisleri arasında yapılır. Ancak, mirasın paylaşımı için varisler arasında anlaşma sağlanamadığı durumlarda, miras ortaklığı devreye girer.
MİRAS ORTAKLIĞI NEDİR?
Miras ortaklığı, Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen koşullar altında miras bırakanın ölümünden sonra tüm mirasçıları açısından geçerliliği olmak üzere kendiliğinden oluşur. Miras ortaklığı, mirasın tamamına veya bir kısmına sahip olan tüm varisleri kapsadığı gibi;. miras ortaklığı, kanuni varislerin yanı sıra vasiyetname ile belirlenen mirasçıları da kapsar.
Miras ortaklığı, tarafların anlaşması veya mahkeme kararı olmadan sona erdirilemez. Miras ortaklığı, kanunun belirlediği süre boyunca devam eder. Miras ortaklığı süresi, mirasın paylaşımını gerektiren koşulların ortadan kalkmasına kadar devam eder.
Miras ortaklığı süresince, mirasın paylaşımı için gerekli hazırlıklar yapılabilir. Taraflar, mirasın paylaşımı için anlaşmaya varabilirler. Ancak, anlaşma sağlanamadığı durumlarda, mahkeme tarafından miras paylaşımı belirlenebilir.
Miras ortaklığı süresince, mirasın yönetimi kanuni mirasçılar veya vasiyetname ile belirlenen mirasçılar tarafından yapılır. Mirasın yönetimi, ortakların eşit haklara sahip olduğu bir karar alım sürecini içerir. Eğer mirasçılar kendi aralarında anlaşmazlığa düşerse mirasçılardan biri miras ortaklığına temsilci atanmasını mahkemeden talep edebilir.
Miras ortaklığı, mirasın paylaşımı için gerekli hazırlıkların yapılması için zaman tanıyan bir mekanizmadır. Ancak, miras ortaklığı süresi uzadıkça, taraflar arasındaki anlaşmazlıklar artabilir ve mirasın paylaşılması süreci uzayabilir. Bu nedenle, miras ortaklığı sürecinde, tarafların bir anlaşma sağlamaları ve mirasın paylaşımını mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirmeleri önerilir.

TÜRKİYE’DE YABANCILARIN MİRAS HAKLARI
Türkiye’de yabancıların miras hakları, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu, Türkiye’de miras hukukunu düzenleyen temel yasal düzenlemeyi oluşturur. Yabancıların miras hakları, Türk vatandaşlarının miras haklarıyla aynı ilkelere dayanır.
Türk Medeni Kanunu’na göre, miras konusunda ilke olarak “uluslararası kişilik” ilkesi geçerlidir. Bu ilke, Türkiye’de miras hukukunun, kişinin vatandaşı olduğu ülke hukuku tarafından belirlenmesini öngörür. Yani, bir yabancının miras hakkı, miras bırakanın uyruğu ve o ülkenin ilgili kurallarına göre değerlendirilir.
Ancak Türkiye’de taşınır ve taşınmaz malların mirasçılığı konusunda bazı sınırlamalar ve özel düzenlemeler bulunmaktadır. Örneğin, Türkiye’de taşınmaz mal varlığına sahip olan bir yabancı, Türk vatandaşlarına oranla daha sınırlı miras haklarına sahip olabilir. Bu konuda miras bırakanın vatandaşı olduğu ülkenin yasal düzenlemeleri ve Türk hukuku arasındaki uyum ve öncelik kuralları dikkate alınır.
Türkiye’de Miras Hukuku açısından mirasçının Türk Vatandaşı olması veya olmaması önem arz etmemektedir. Yabancılar eğer Türkiye’de mirasçılık sıfatı kazandılarsa Medeni Kanun uyarınca yabancıların miras hakları aynen Türk vatandaşları gibi korunur ve mirastan paylarını alırlar.
Eğer miras bırakan kişi Türk vatandaşı değilse ve Türkiye’de gerek nakdi gerek gayri nakdi ( taşınmaz, araç, hisse senedi vb.) bir malvarlığı bulunuyorsa; öncelikle 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku uyarınca yetki kuralları belirlenir ve sonrasında miras bırakanın vatandaşı olduğu ülke ile olan ikili anlaşmalar incelenir. Herhangi bir engelle karşılaşılmadığı takdirde miras bırakanın malvarlığı için mirasçıları arasında miras paylaşımı yapılır ve yabancıların miras hakları korunmuş olur. Mirasçılar kendilerine intikal eden mirası Türkiye’de tutabilecekleri gibi yurtdışına çıkarma özgürlüğüne de sahiptirler. Mirasın intikal sürecine ilişkin makalemize buradan ulaşabilirsiniz.
Yabancıların miras hakları konusunda daha detaylı bilgi almak ve özel durumlar için hukuki danışmanlık almak önemlidir. Bir avukat, yabancıların Türkiye’deki miras haklarına ilişkin durumu değerlendirebilir ve uygun yönlendirmelerde bulunabilir.
MİRAS HUKUKU KAPSAMINA GİREN DAVALAR
Miras geniş bir hukuk alanıdır ve birçok dava çeşidini içermektedir. Hangi durumda hangi dava türünün açılacağına karar vermek uzmanlık ve tecrübe gerektiren bir husustur. Uygulamada en çok karşılaşılan dava türleri aşağıda belirtilmiş olup, dava türleri aşağıdakiler ile sınırlı değildir.
- Miras Taksimi Davaları: Miras bırakanın malvarlığının mirasçılar arasında nasıl paylaşılacağına ilişkin anlaşmazlık durumunda açılan davalar. Mirasçılar arasında paylaşım konusunda anlaşmazlık olduğunda, mahkeme tarafından mirasın adil bir şekilde taksim edilmesine karar verilmesi için bu tür bir dava açılabilir.
- Mirasın Reddi Davaları: Bir mirasçı, mirası reddetmek istediğinde veya bir mirasçı mirasın reddedilmesine itiraz ettiğinde açılan davalar. Mirasın reddi davaları, mirasçıların mirasın beraberinde getirdiği yükümlülüklerden kaçınma veya mirasçı olarak kabul edilmemek isteme durumunda görülebilir.
- Vasiyetnamenin İptali Davaları: Bir vasiyetnamenin geçerliliği veya hukuka uygunluğu hakkında anlaşmazlık durumunda açılan davalar. Bu davalarda, mirasçılar veya diğer ilgili kişiler, vasiyetnamedeki hükümlerin hukuka uygun olmadığını veya vasiyetnamenin geçerliliğini sorgulayabilirler.
- Miras Hissesi Belirleme Davaları: Miras bırakanın birden fazla mirasçıya sahip olduğu durumlarda, mirasçılar arasında miras paylarının belirlenmesine ilişkin davalardır. Bu davalarda, mirasçılar arasındaki paylaşım konusunda anlaşmazlık olduğunda, mahkeme tarafından mirasçıların paylarının belirlenmesi için dava açılabilir.
- Mirasın Tespiti Davaları: Miras bırakanın varisleri veya mirasçıları arasında mirasın varlığı konusunda anlaşmazlık olduğunda açılan davalar. Bu tür davalarda, mirasın varlığı, büyüklüğü ve kimlerin mirasçı olduğu gibi konuların belirlenmesi amaçlanır.
- Miras Malvarlığının İadesi Davaları: Miras bırakanın yaşarken veya ölümünden sonra, mirasçılara ait olduğu iddia edilen veya haksız yere elde edilen malvarlığının iadesine ilişkin davalar. Bu tür davalarda, mirasçılar, miras malvarlığının başka bir kişi tarafından haksız yere ele geçirildiğini iddia edebilir ve iadesini talep edebilirler.
- Katılma Alacağı Davaları: Miras bırakanın ölümüyle birlikte, miras bırakanın eşinin Medeni Kanundan doğan katılma alacağı söz konusu olur. Katılma alacağını talep eden sağ kalan eş buna ilişkin bir dava açması gerekmektedir. Bu dava her ne kadar Aile Hukuku kapsamında değerlendirilse de miras hukuku ile doğrudan alakalıdır.
- Vasiyetname Tenkisi Davaları: Bir vasiyetnamede yapılan hükümlerin veya koşulların hukuka aykırı olduğunu iddia eden davalardır. Bu davalarda, mirasçılar veya diğer ilgili kişiler, vasiyetnamedeki hükümlerin veya koşulların geçerli olmadığını veya hukuka aykırı olduğunu iddia edebilir ve mahkemeden tenkis (hükümsüzlük) kararı talep edebilirler.
- Gayrimenkul Paylaşım Davaları: Miras bırakanın birden fazla mirasçıya sahip olduğu durumlarda, mirasın içinde gayrimenkul (taşınmaz) malvarlığı bulunuyorsa, mirasçılar arasında gayrimenkulün paylaşımına ilişkin açılan davalardır. Bu tür davalarda, mirasçılar arasında gayrimenkulün nasıl paylaşılacağı konusunda anlaşmazlık olduğunda, mahkeme tarafından paylaşımın adil bir şekilde yapılması için dava açılabilir.
- Mirasın İptali Davaları: Miras bırakanın miras hükümlerinin, yasalara veya ahlaki değerlere aykırı olduğu iddiasıyla açılan davalar. Bu davalarda, mirasçılar veya diğer ilgili kişiler, miras bırakanın vasiyetnamesini veya mirasla ilgili diğer hükümlerini iptal etmek veya değiştirmek isteyebilirler.
- Vasiyetin Tenfizi Davaları: Bir vasiyetnamede belirtilen hükümlerin yerine getirilmesi ve vasiyetin uygulanmasına ilişkin davalardır. Bu davalarda, mirasçılar veya diğer ilgili kişiler, vasiyetnamede yer alan hükümlerin eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesini talep edebilirler.
- Mirasın Paylaşımı İçin Tenkis Davaları: Miras bırakanın bir mirasçıya diğer mirasçılara göre daha fazla miras bıraktığı durumlarda açılan davalar. Bu davalarda, mirasçılar, mirasın eşit bir şekilde paylaşılması gerektiğini ve diğer mirasçıların haklarının korunması gerektiğini iddia edebilirler.
- Mirasçılık Belgesi İptali Davaları: Mirasçı olarak kabul edilen bir kişinin mirasçılık belgesinin iptali için açılan davalar. Bu tür davalarda, mirasçı olarak kabul edilen kişinin mirasçılık haklarına sahip olmadığı veya yanlışlıkla mirasçı olarak kabul edildiği iddia edilebilir.
Bu davalara ek olarak, mirasın yönetimiyle ilgili davalar, mirasçılık davaları, miras hukukundan kaynaklanan borçlar ve alacaklarla ilgili davalara da rastlanabilir. Her bir dava, özel koşullara ve ülkenin miras hukukuna göre farklılık gösterebilir. Bu nedenle, bir dava durumuyla karşılaşıldığında, hukuki danışmanlık almak ve uzman bir avukattan yardım almak önemlidir.
MİRAS HUKUKU AVUKATINDAN DESTEK ALMANIN ÖNEMİ
Yasal miras payı ve mirasçıların saklı payları miras bırakanın terekesi üzerinde tamamen hesaplama yoluyla belirlenen paylardır. Bu hesaplamaların Medeni Kanun’a göre doğru ve eksiksiz yapılması mirasçıların haklarının belirlenmesi ve haklarının korunması için çok önemlidir.
Türkiye’de miras davaları çok uzun seneler sürmektedir. Sıradan bir miras davasının bile kesinleşip icraya uygun hale gelmesi 5-6 sene sürmektedir. Miras davalarının çok uzun seneler sürmesi sebebiyle genelde mirasçılar ölümden hemen sonra sıcağı sıcağına miras davası açmakta; ancak seneler ilerledikçe umutsuzluğa kapılıp haklarından feragat etme pahasına davalarından vazgeçmektedirler ya da paylarından daha azına ikna olmaktadırlar.
Bu sebeple miras hukuku avukatının esas görevi ilgili mevzuat uyarınca mirasçıların yasal paylarını belirleyip kanuna uygun bir şekilde hak dağıtımı yaparak mirasçıların uzun seneler sürecek bir dava sürecine sokmadan barış içinde miras sürecini tamamlamaktır. Böylece mirasçılar dava sırasında kendilerini bekleyen hem manevi hem de maddi külfetlere katlanmak zorunda kalmadan ve diğer mirasçılar ile davalık olmadan barış ve huzur içerisinde miras paylaşım sürecini tamamlayabilirler.
Miras Hukuku kapsamında miras davası açıldığında bir miras hukuku avukatından yardım almak ve avukat ile davaya devam etmek önemlidir. Çünkü miras hukuku çok geniş ve kapsamlı bir alan olup aynı zamanda sıkı usul kurallarına bağlı bir hukuk dalıdır. Davalı veya davacı tarafından yapılacak usuli bir hata seneler süren bir miras davasını yok yere konusuz hale getirebilir veya red olunmasına sebep olabilir. Miras hukuku avukatından profesyonel yardım almak bu hataların önüne geçeceği gibi; dava aşamasında mirasçının kanunlar nezdinde en yüksek menfaati korunmuş olacaktır.