kiracının hakkı

Index

TÜRKİYE’DE KİRACININ SAHİP OLDUĞU HUKUKİ HAKLAR NELERDİR?

Kira hukuku, Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, toplumsal hayatın en yaygın sözleşme ilişkilerinden birini oluşturan kira sözleşmelerine dair ayrıntılı hükümler içermektedir. Bu kapsamda kiracı hakları, kira sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte kendiliğinden doğan ve kiracının kiralananı kullanımını güvence altına almayı, ekonomik yararını korumayı ve kiracıyı kiraya verene karşı zayıf taraf olmaktan kaynaklanan risklere karşı hukuken himaye etmeyi amaçlayan düzenlemelerden oluşmaktadır.

Kiracı hakları, kira sözleşmesinin ifası süresince kiraya verenin borçlarıyla doğrudan bağlantılıdır. Zira kiraya veren, kiralananı sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde kiracının kullanımına bırakmak ve sözleşme süresi boyunca bu kullanımın amacına uygun şekilde devamını sağlamakla yükümlüdür. Kiracı ise, sahip olduğu bu haklar çerçevesinde kiraya verenden kiralananın teslimi, ayıplardan ari bulundurulması, kullanıma elverişli halde tutulması, müdahalenin men’i veya fahiş kira artışlarının engellenmesi gibi farklı taleplerde bulunabilir. Dolayısıyla kiracı haklarının kapsamı, yalnızca kira bedelinin ödenmesi ve kiralananın kullanımıyla sınırlı olmayıp, kiracının ekonomik ve sosyal açıdan korunmasına hizmet eden geniş bir yelpazeye sahiptir.

Kira sözleşmelerinde, gerek kiracının gerekse kiraya verenin hak ve yükümlülüklerinin bilinmesi, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin sağlıklı şekilde yürütülmesi ve olası uyuşmazlıkların önlenmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Özellikle kiracıların, kiraya verenin hangi şartlar altında tahliye talep edebileceğini ya da kira bedelinde nasıl artış yapabileceğini bilmeleri; kiraya verenlerin ise kiracıyı hangi hukuki sebeplerle tahliye edebileceğini ve kiracıya karşı sahip oldukları hakları öğrenmeleri, ileride doğabilecek ihtilafların önüne geçilmesine katkıda bulunmaktadır. Ne var ki, uygulamada tarafların kira hukuku hükümlerini yeterince bilmemeleri, hem kiracının barınma hakkı gibi temel haklarının ihlaline hem de kiraya verenin mülkiyet hakkını gereği gibi kullanamamasına yol açabilmektedir.

Bu noktada önemle belirtilmelidir ki kira hukuku, sahip olduğu karmaşık ve detaylı düzenlemeler nedeniyle uzmanlık gerektiren bir alandır. Özellikle son yıllarda artan konut ihtiyacı, fahiş kira artışları, ekonomik dalgalanmalar ve tahliye davalarındaki artış, kiracı haklarının bilinmesi ve uygulanması konusunu daha da güncel hale getirmiştir. Bu nedenle, kiracıların sözleşme öncesi, sözleşme süresi ve tahliye aşamalarına ilişkin haklarını ayrıntılı şekilde bilmeleri; hak ihlali durumunda hangi hukuki yollara başvurabileceklerinin farkında olmaları önem arz etmektedir. Ayrıca, kira hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda kira hukuku alanında uzman bir avukattan hukuki destek alınması, kiracının sahip olduğu hakların korunması bakımından büyük fayda sağlayacaktır.

KİRA SÖZLEŞMESİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ NEDİR?

Kira sözleşmesinin temel aktörleri kiralayan (kiraya veren) ve kiracıdır. Kira sözleşmesi, kiralayan ile kiracı arasındaki hukuki ilişkiyi düzenleyen, her iki tarafa da borç yükleyen ve taraflar arasında sürekli bir edim ilişkisinin doğmasına sebep olan sözleşmelerdendir. Kiralayan, Türk Borçlar Kanunu’nun 299. maddesi çerçevesinde, belirli bir bedel karşılığında kiralanan mülkün kullanımını veya ondan yararlanmayı kiracıya bırakmayı üstlenen taraf olarak tanımlanır.

Kiracı ise, kiralananı kullanma veya ondan yararlanma hakkı karşılığında kararlaştırılan kira bedelini ödeme borcu altına giren kişiyi ifade eder. Bu iki taraf arasında kurulan kira sözleşmesi, karşılıklı hak ve yükümlülükleri belirleyen, taraf iradelerinin uyuşması ile kurulan, özenle tasarlanmış bir hukuki anlaşmadır. Ayrıca bu sözleşme, olası bir uyuşmazlık durumunda mahkeme nezdinde en önemli delil niteliğini taşır. Bu nedenle, kira sözleşmesinin yazılı şekilde düzenlenmesi uygulamada ispat açısından önem arz etmektedir.

Kira sözleşmeleri, taraflar arasında karşılıklı borç ilişkileri doğurur ve sözleşmenin türüne (konut, çatılı işyeri, ürün kirası vb.) bağlı olarak farklılık gösterebilir. Hak ve yükümlülüklerin kapsamı; kiralananın niteliği, kullanım amacı, sözleşme süresi ve tarafların üzerinde anlaştığı özel şartlara göre şekillenir. Her ne kadar kiralayan ve kiracı hakları kanuni düzenlemelerle belirlenmiş olsa da, taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesi bu hakların çerçevesini, kullanım koşullarını ve sınırlarını ortaya koyar. Bu haklar, kira sözleşmesinin hukuki niteliğini somutlaştırır; taraflar arasında güvene dayalı bir hukuki ilişki kurulmasını sağlar ve taraf menfaatlerinin korunmasına hizmet eder.

Bununla birlikte, sözleşmenin içeriği ve düzenlenme şekli, kira ilişkisinin niteliğini doğrudan etkiler.Kira sözleşmesinin detayları, sözleşme türüne bağlı olarak hem kiracının hem de kiraya verenin hak ve yükümlülüklerinde değişikliklere yol açabilir. Bu nedenle, kira sözleşmeleri imzalanmadan önce dikkatle incelenmeli ve tarafların hakları, yükümlülükleri ve olası hukuki sonuçları konusunda tam bir anlayış geliştirmeleri sağlanmalıdır. Aksi takdirde, kira ilişkisinden doğabilecek ihtilaflar hem kiracı hem de kiraya veren açısından telafisi güç zararlar doğurabilir.

Türk Borçlar Kanunu MADDE 299- Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.

KİRA SÖZLEŞMESİ NASIL DÜZENLENİR?

Kira sözleşmesinin düzenlenmesi, hem kiracının barınma hakkını hem de kiraya verenin mülkiyet hakkını koruyacak şekilde, hukuki özenle gerçekleştirilmesi gereken bir süreçtir.

Her kira sözleşmesi, subjektif şartlara göre uygun şekilde düzenlenmelidir. Taşınmazın niteliği, kiralama amacı, kullanım şekli ve süresi gibi hususlar, hem hukuki hem de vergisel yükümlülükleri doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, hak kaybına uğramamak ve ileride doğabilecek uyuşmazlıkların önüne geçebilmek için, hazır sözleşme örnekleri kullanmak yerine, her kiralama durumu için özel olarak hazırlanmış sözleşmelerin düzenlenmesi yararlı olacaktır.

Kira sözleşmelerinde bulunması gereken zorunlu unsurlar aşağıda sıralanmıştır:

1. Taraf Bilgilerinin Belirlenmesi:

Kira sözleşmesinde öncelikle, tarafların kimlik bilgileri eksiksiz şekilde yer almalıdır. Tarafların adı, soyadı, T.C. kimlik numarası, adresleri ve iletişim bilgileri açıkça yazılmalıdır. Tüzel kişilerin taraf olduğu kira sözleşmelerinde ise, şirket unvanı, vergi numarası, adresi ve yetkili temsilcisinin bilgileri belirtilmelidir.

2. Kiralananın Tanımı ve Adresi:

Sözleşmede kiralanan taşınmazın açık tanımı yapılmalıdır. Özellikle tapuda kayıtlı taşınmazlarda; il, ilçe, mahalle, ada, parsel, blok, kat, bağımsız bölüm numarası gibi detaylara yer verilmesi, uyuşmazlık durumunda kiralananın belirlenmesini kolaylaştıracaktır. Eğer taşınmaz tapuda kayıtlı olmayan kadastrosuz ya da osmanlı tapusuna sahip bir yerse taşınmazın niteliği ve özellikleri kira sözleşmesinde açıkça belirtilmelidir.

3. Kira Bedelinin Belirlenmesi:

Kiralanan için ödenecek kira bedeli, ödeme şekli, ödeme günü ve artış oranları açık şekilde belirtilmelidir. Kira ödemesi Türk Lirası cinsinden kararlaştırılmalı; döviz cinsinden bedellerde Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili hükümlerine dikkat edilmelidir. Ayrıca kira bedelinin hangi banka hesabına yatırılacağı veya elden ödeme yapılacaksa makbuz düzenlenmesi gerektiği sözleşmeye yazılmalıdır.

4. Kira Süresinin Belirlenmesi:

Sözleşmede kira süresi net şekilde ifade edilmelidir. Başlangıç ve bitiş tarihleri, belirsiz süreli veya belirli süreli olup olmadığı belirtilmeli; yenileme ve fesih şartları açıkça düzenlenmelidir.

5. Depozito ve Teminat Hükümleri:

Kiralanan taşınmaz teslim edilirken alınan depozito bedeli, iade koşulları ve bankaya yatırılıp yatırılmadığı sözleşmede yer almalıdır. Türk Borçlar Kanunu uyarınca depozitonun, kiraya verenin bankada kiracı adına açtıracağı vadeli bir hesaba yatırılması gerekmektedir.

kiracı hakları için nereye başvurlur

6. Kiralananın Teslim Durumu:

Sözleşmede, kiralananın teslim anındaki durumu, demirbaş listesi ve varsa mevcut hasarlar ayrıntılı olarak belirtilmelidir. Bu sayede tahliye sırasında iade yükümlülükleri ve sorumluluklar netleşir.

7. Kullanım Amacı:

Kiralananın konut, çatılı işyeri, depo veya başka bir amaçla mı kullanılacağı, sözleşmede açıkça yazılmalıdır. Bu durum, hukuki rejimi ve tarafların yükümlülüklerini doğrudan etkiler.

8. Tarafların Hak ve Yükümlülükleri:

Sözleşmede kiraya verenin bakım, onarım, ayıplardan ari bulundurma yükümlülükleri ile kiracının kira bedeli ödeme, özenli kullanma, komşuluk kurallarına uyma gibi borçları ayrıntılı olarak düzenlenmelidir.

9. Tahliye Şartları ve Sona Erme Hükümleri:

Tahliye taahhüdü, fesih bildirimi, sözleşmenin sona erme halleri ve iade yükümlülükleri belirli, anlaşılır ve kanuna uygun şekilde yazılmalıdır.

10. Vergisel Yükümlülüklerin Belirtilmesi

Kira sözleşmelerinde, kiraya verenin elde edeceği kira gelirinin beyan ve KDV yükümlülüğü ve kiracının stopaj sorumluluğu olup olmadığı hususlarına yer verilmesi, tarafların vergisel yükümlülükleri açısından yol gösterici olacaktır. Özellikle işyeri kiralarında gelir vergisi stopajı uygulaması bulunduğundan, ödeme şekli ve sorumluluk paylaşımı netleştirilmeli ve vergi avukatı desteği alınmalıdır.

11. Sigorta Hükümleri:

Taşınmazın sigortalanıp sigortalanmayacağı, sigorta primlerinin kim tarafından ödeneceği, kiralananın içindeki demirbaşların sigorta kapsamına dahil edilip edilmeyeceği sözleşmede düzenlenmelidir. Böylece olası zarar ve tazmin sorumlulukları önceden belirlenmiş olur.

12. Alt Kiralama ve Devir Yasağı

Kiracının kiralananı üçüncü kişilere devretmesi veya alt kiraya verebilmesi, açık şekilde düzenlenmelidir. Türk Borçlar Kanunu uyarınca kiraya verenin yazılı onayı olmadan alt kiralama yapılamaz. Bu nedenle sözleşmede, alt kiralamanın yasaklandığı veya hangi koşullarda mümkün olduğu belirtilmelidir.

13. Ortak Giderler ve Aidat Ödemeleri

Site veya apartman aidatları, bakım onarım giderleri, apartman görevlisi maaşı, çevre düzenlemesi gibi ortak giderlerin hangi tarafa ait olduğu sözleşmede açıkça yazılmalıdır. Özellikle işyeri kiralarında, apartman yönetim planı ve kat mülkiyeti hükümlerine uygun düzenleme yapılması önemlidir.

14. Tebligat Adresleri

Tarafların, tebligat adreslerini sözleşmede açıkça belirtmeleri, hukuki süreçlerde bildirimlerin geçerli şekilde yapılmasını sağlar. Ayrıca, adres değişikliklerinin yazılı olarak diğer tarafa bildirilmemesi halinde, eski adrese yapılan tebligatların geçerli olacağına ilişkin hüküm de eklenmelidir.

15. Yetkili Mahkeme ve Uyuşmazlık Çözüm Yolu

Taraflar arasında doğabilecek uyuşmazlıklarda, hangi mahkemelerin yetkili olacağı ve alternatif uyuşmazlık çözüm yolları (arabuluculuk, tahkim gibi) sözleşmede belirtilmelidir.

16. İmza ve Tarih:

Son olarak, kira sözleşmesi taraflarca okunup imzalanmalı ve imza tarihi belirtilmelidir. Mümkünse her sayfa taraflarca paraflanmalıdır. Şahit imzası, noter onayı veya e-Devlet üzerinde Taşınmaz Kiralama Sözleşmesi düzenlenmesi, ispat kolaylığı bakımından yararlı olacaktır.

EV SAHİBİ VE KİRACININ HAKLARI VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ NELERDİR?

Ev sahibi ve kiracı hakları, kira ilişkilerinde taraflar arasındaki dengeyi sağlayan temel hukuki kavramlardır. Ev sahibinin mülkünü kiraya verirken sahip olduğu haklar, kiracının ise kiralanan mülkü kullanma hakkı ve buna bağlı olarak sahip olduğu haklar, özenle düzenlenmiş bir kira sözleşmesi ile belirlenir.

Bu haklar, sadece kira bedelleriyle sınırlı kalmayıp, mülkün bakımından, komşuluk hukukuna kadar geniş bir yelpazeyi içerir. Bu noktada, her iki tarafın hak ve sorumluluklarını anlamak, adil ve sağlıklı bir kira ilişkisi sürdürmek açısından temel bir gerekliliktir.

Kanundan Doğan Ev Sahibi ve Kiracı Hakları:

  • Kiralananın Teslimi: Kiralanan, kiracı ve kiraya verenin belirlediği tarihte, kira kontratında amaçlanan kullanıma uygun bir şekilde kiracıya teslim edilmeli ve sözleşme süresince bu durumda bulundurulmalıdır.
  • Kiralananın Kullanımı: Kiralanan taşınmaz kiracı tarafından maksatı dışında kullanılıyorsa, kiraya verenin kira sözleşmesini feshetme hakkı vardır.
  • Kira Bedeli ve Ödeme Sorumluluğu: Kiracının temel sorumluluğu, kira bedelini kira sözleşmesinde belirtildiği şekilde tam ve düzenli ödemektir. Aynı yıl içinde iki ay geciktirilmesi durumunda, ev sahibi tahliye davası ile kiracıyı çıkarabilir.
  • Kira Artışı Sınırları: Ev sahibi, kira artışında yasal üst sınırı aşamaz. Kanuni düzenlemelerle belirlenen kira artış oranının üzerindeki fahiş kira artışı talebine itiraz kiracı haklarındandır.
  • Ödemede Gecikme Durumu: Kiracı, kirasını kira sözleşmesinde belirtilen zamanda ödemekle yükümlüdür. Ancak gecikme durumunda ev sahibi cezalı kira talep edemez. Bu durumda ev sahibi, şartlar oluştuysa tahliye davası açabilir.
  • Kiraya Verenin Tahliye Hakkı: Kiraya veren, haklı bir sebep olmaksızın kiracıyı evden çıkaramaz. Kiracının tahliye edilebilmesi için Borçlar Kanunu’nda belirlenen şartlar geçerlidir.
  • Mülke Zarar Verilmemesi: Kiracının başlıca yükümlülüklerinden biri kiralanan mülke zarar vermemektir. Olağan yıpranmalardan ve eskimelerden kiracı sorumlu değildir.
  • Tadilat Masrafları: Kiracı, kira sözleşmesinin devamı boyunca mülkü nasıl kiraladıysa o şekilde tutmakla yükümlüdür. Zorunlu tadilat masrafları tamamen malike aittir, ancak kiracı kendi yaptığı zorunlu masrafları kira bedelinden düşme hakkına sahiptir.
  • Ayıplı Durumda Kiracı Hakları: Kira sözleşmesine konu malın önemli ayıplarla teslim edilmesi veya sonradan ayıplı hale gelmesi durumunda, kiracı, ayıpların giderilmesini, kira tutarından indirim yapılmasını veya zararın giderilmesini kiraya verenden talep etme hakkına sahiptir. Özellikle önemli ayıp durumunda kiracının sözleşmeyi feshetme hakkı bulunmaktadır.
  • Kusurların Giderilmesi: Kiracı, kira süresi içinde oluşan kusurlar nedeniyle evden yeterince yararlanamıyorsa, bu kusurların giderilmesini ev sahibinden talep etmesi kiracı haklarındandır.
  • Sigorta ve Vergi Yükümlülükleri: Kiralananla ilgili mecburi sigorta, vergi ve benzer yükümlülükler ev sahibine aittir. Bu bedeller kiracıdan talep edilemez.
  • Evi Gösterme Zorunluluğu: Ev sahibi, taşınmazın bakımı, sonraki kiralamalar veya taşınmazın satışı durumlarında zorunluluk halinde taşınmazı üçüncü kişilere gezdirme hakkını kullanabilir.
  • Kira Devri ve Alt Kiralama: Kiracı haklarından biri; kiracının kiraladığı mülkün kullanımını, mülke zarar vermemek şartıyla bir başkasına devredebilmesidir. Ancak konut kiralamalarında alt kira veya kira devrinin açıkça yasaklanmış olması durumunda kiracı bu hakkı kullanamaz.
  • Üçüncü Kişinin Hak İleri Sürmesi: Üçüncü bir kişi, kiralanan üzerinde kiracı haklarıyla uygun düşmeyen ipotek, müdahalenin meni gibi bir hak ileri sürdüğü takdirde, kiraya veren, kiracının bildirimi üzerine davayı üstlenmek ve kiracının maruz kaldığı zararları gidermek durumundadır.
  • Kiralananın El Değiştirmesi: Kira sözleşmesi tesis edildikten sonra kiralanan el değiştirdiğinde, yeni malik önceki kira sözleşmesinin tarafı olur. Kanunda aranan diğer şartlar gerçekleşmediği takdirde kiralananın el değiştirmesi tahliye sebebi oluşturmaz.
  • Depozito ve Geri Alma Hakkı: Kiracı, güvence olarak depozito verdiğinde, kira sözleşmesinin sona ermesi durumunda kiralananda zarar olmaması şartıyla depozitoyu geri alma hakkına sahiptir.
  • Tapu Siciline Şerh Düşülmesi: Kiracı haklarından biri kira sözleşmesinin tapuya şerh edilmesidir. Kiracı kira sözleşmesini tapuya şerh ederek 3. Kişilere karşı hukuki haklarını güvence altına alır.
  • Gizlilik Hakkı: Taraflar, kira ilişkisi süresince KVKK hükümlerine uygun davranmak zorundadır. Kişisel veriler yalnızca sözleşmenin ifası ve yasal yükümlülükler kapsamında kullanılmalıdır.

1 YILLIK KİRA SÖZLEŞMESİ BİTİNCE EV SAHİBİ KİRACIYI ÇIKARABİLİR Mİ?

Günümüzde  en çok yanlış bilinen konulardan biri “1 yıllık kira sözleşmesi bitince ev sahibi kiracıyı çıkarabilir mi?” sorusunun cevabıdır. Kira sözleşmeleri uygulamada genellikle 1 yıl süreli olarak düzenlenir ve bu süre sonunda sözleşme kendiliğinden aynı şartlarda 1 sene daha uzar. Kiraya veren, 1 yıllık kira sözleşme süresinin sona ermesinden bahisle kiracıdan taşınmazın tahliye edilmesini talep edemez.

Belirli süreli kira sözleşmelerinde ise sürenin sonunda sözleşmeyi sona erdirme hakkı sadece kiracıya tanınmıştır. Yani kiracı, 1 yıllık kira sözleşme süresinin bitiminde, sözleşmeyi sona erdirme kararı alabilir ve bu kararını ev sahibine bildirebilir. Kiracının kira sözleşmesini yenilememe kararı alması durumunda, kiracı 15 gün öncesine kadar ev sahibine yazılı bir bildirimde bulunarak sözleşmeyi uzatmayacağını belirtebilir. Ev sahibinin böyle bir hakkı bulunmamaktadır.

Bu düzenlemeler, taraflar arasındaki anlaşmazlıkları önlemek ve kiracı haklarını korumak amacıyla getirilmiş önemli düzenlemelerdir. Kiracı ve ev sahibi, sözleşmeye sadık kalmakla birlikte, belirli durumlarda esneklik sağlayan bu hükümleri bilmeli ve bu doğrultuda hareket etmelidirler.

10 yıllık kiracı hakları

5 YILINI DOLDURAN KİRACI HAKLARI NELERDİR?

Konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinde belirlenen sürelerin tamamlanmasıyla birlikte, sözleşmenin kendiliğinden sona ermediğini belirtmiştik. Örneğin, 5 yıl boyunca devam eden bir kira sözleşmesinde, bu sürenin dolması, sözleşmenin otomatik olarak feshedilmesi anlamına gelmez. Kiracının taşınmazı boşaltma niyetini taşıdığı durumda, kararlaştırılan sürenin bitiminden en az 15 gün önce yazılı bir bildirimde bulunması gereklidir.

Kiracı, kira sözleşmesi süresinin sona ermesinden en az 15 gün önce bu yazılı bildirimi yapmazsa, kira sözleşmesi aynı koşullarla 1 yıl süreyle uzar. Bu hak sadece kiracının hakkıdır ve ev sahibi kira sözleşmesini süre bitimi sebebiyle tek taraflı sona erdiremez. Bu hak, kiracıya kanun tarafından özel bir şekilde tanınmış bir yetki olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kira sözleşmesinin beş yıl süresini aşması durumunda, kiraya veren kira bedeli tespiti için dava açma hakkına sahiptir. Bu hak, taraflar arasında yapılan anlaşmalara bakılmaksızın geçerlidir. Beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde, ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılı için uygulanacak kira bedeli, hakim tarafından tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri dikkate alınarak hakkaniyete uygun bir şekilde belirlenir. Bu davada hakim, kira bedelini belirleyecektir ve TÜFE oranında yasal kira artış oranına bağlı kalmadan emsal taşınmazlara göre kira bedeline karar verecektir.

Dava sürecinde, değerlendirme emsal kira bedelleri üzerinden bilirkişi marifetiyle yapılacaktır. Bu şekilde, mahkeme tarafından adil bir değerlendirme yapılarak kira bedeli belirlenerek kiracı hakları da gözetilecektir. Hakim, tarafların menfaatlerini ve adil bir çözümü gözetirken, kira bedelinin artışında 5 yıllık bir süre geçmesi sebebiyle  kiralananın durumunu ve emsal kira bedelleri göz önünde bulundurularak ev sahibi ve kiracı hakları arasında bir denge sağlanmaya çalışılacaktır.

10 YILLIK KİRACININ HAKLARI NELERDİR?

Kiracı haklarından en önemlisi belirli süreli kira sözleşmelerinde kiracıın sözleşmeyi feshetmemesi durumunda kira sözleşmelerinin kendiliğinden bir yıl uzamasıdır. Ancak ev sahibi ve kiracı hakları arasında bir denge sağlamak isteyen kanun koyucu 10 yıllık kiracının hakları konusunda ev sahipleri lehine olan bir düzenleme getirmiştir.

10 yıllık kira sözleşmelerinde, kiraya verenin, herhangi bir gerekçe sunmaksızın, 10 yılın tamamlanmasının ardından takip eden her uzama yılının bitiminden en az 3 ay önce bildirimde bulunarak kira sözleşmesini feshetme hakkı bulunmaktadır.  Bu durum, taraflar arasındaki sözleşme dinamiklerini düzenleyen ve 10 yıllık kiracının hakları için uzun vadeli kira ilişkilerini düzenleyen önemli bir hükümdür.

Bu bağlamda, kira sözleşmelerinin 10 yılını tamamlamış olan kiraya verenin haklarını korumak adına, kiraya verene, belirli bir bildirim süresine tabi olmak kaydıyla, kiracıya herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kiralananı tahliye etmesini talep etme hakkı tanınmıştır.

10 yıllık kira süresini tamamlayan kiracının, kiraya verenin tahliye talebine karşı koyma hakkı, yine kanunun öngördüğü bildirim sürelerine tabi olmaması durumunda geçerlidir. Aksi takdirde, 10 yıllık kiracının, kiraya verenin talebini kabul edip taşınmazı tahliye etmesi gerekmektedir. Kiracının taşınmazı tahliye etmemesi durumunda, kiraya veren, mahkemeye başvurarak kiracının taşınmazı tahliye etmesini talep edebilir. Bu düzenleme, kira ilişkilerinin adil ve dengeli bir şekilde yönetilmesine ve kiracı haklarına yönelik bir denge oluşturmayı amaçlamaktadır.

YAZILI KİRA SÖZLEŞMESİ OLMAYAN KİRACININ HAKLARI NELERDİR?

Kira sözleşmelerinin kurulması, karşılıklı irade beyanlarının varlığıyla sağlanır ve herhangi bir şekil şartına bağlı değildir. Bu durum, tarafların karşılıklı anlaşmasıyla gerçekleşen sözlü irade beyanlarının hukuken geçerli olduğunu gösterir. Yazılı kira sözleşmesi olmayan kiracının hakları; yazılı kira sözleşmesi olan kiracı ile aynıdır. Önemli bir nokta olarak, ileride doğabilecek uyuşmazlıklarda ispat açısından yazılı kira sözleşmelerinin önem taşıdığı belli olsa da, Türk hukukunda sözlü kira sözleşmeleri de geçerli kabul edilmektedir.

Her ne kadar yazılı kira sözleşmeleri ispat açısından avantaj sağlasa da, sözlü olarak yapılan kira sözleşmeleri de Türk Borçlar Kanunu kapsamında koruma altındadır. Bu durum, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmasa dahi, kiracının haklarını güvence altına alır. Dolayısıyla, kira sözleşmesi olmayan kiracının hakları, yazılı bir kira sözleşmesi yapılmış gibi kanunen korunur.

Sözlü kira sözleşmelerinin karşılaştığı temel sorun, sözleşmenin varlığının ispatıdır. Ancak ikametgah kaydı, abonelik sözleşmeleri gibi yazılı delillerle birlikte tanık beyanları da sözlü kira sözleşmesinin varlığını kanıtlamak için kullanılabilir.

Sonuç olarak, kira sözleşmelerinin yazılı ya da sözlü olduğuna bakılmaksızın kanunen ev sahibi ve kiracı hakları koruma altındadır. Tarafların olası anlaşmazlıkları bertaraf etmesi için yazılı bir kira sözleşmesi ile hak ve yükümlülüklerinin açıkça belirlenmesi ve her iki tarafın da bu sözleşmeye sadık kalmaları önemlidir.

KİRA ARTIŞI VE KİRA ZAMMINDA KİRACININ HAKKI NELERDİR?

Taraflar arasında belirlenen kira bedeli, her kira yılı sonunda, sözleşmede kararlaştırılan artış oranı kadar artırılabilmektedir. Ancak bu artış oranı, Türk Borçlar Kanunu m.344 uyarınca, bir önceki kira yılında açıklanan TÜFE’nin on iki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçemeyecektir. Bu kural, bir yıldan uzun süreli kira sözleşmeleri bakımından da geçerliliğini korumaktadır.

Eğer taraflar, bir sonraki kira dönemine ilişkin artış oranında bir anlaşmaya varmamışsa, kira bedeli hakim tarafından, bir önceki kira yılında belirlenen TÜFE oranını aşmamak koşuluyla ve kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir.

Son yıllarda beklenmedik şekilde yükselen enflasyon oranları nedeniyle, kiracıların aşırı kira artışları karşısında korunması amacıyla Türk Borçlar Kanunu’na Geçici Madde 1 eklenmiş ve konut kira artışları %25 oranıyla sınırlandırılmıştır. Ancak, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na eklenen Geçici Madde 2 hükümleri uyarınca, konut kira sözleşmelerinde uygulanan %25’lik artış sınırlaması 1 Temmuz 2024 tarihinde sona ermiştir. Bu tarihten sonra yapılacak kira artışlarında, yeniden TÜFE oranı esas alınacaktır. TÜFE oranından daha yüksek kira zammını kiracı kabul etmek zorunda değildir.

Yasal sınır üzerinde kira artışı yapılmasının tek istisnası, kira sözleşmesinin beş yıldan uzun süredir devam etmesi veya beş yıldan sonra yenilenmesi durumudur. Bu hallerde kiraya veren, kira bedelinin piyasa koşullarına göre yeniden belirlenmesi amacıyla kira tespit davası açma hakkına sahiptir. Taraflar arasında kira bedeline ilişkin uyuşmazlık çıkması halinde, kiracı da mahkemeye başvurarak kira bedelinin tespiti için karar alınmasını talep edebilir.

oturduğu ev satılan kiracının hakları

KİRACININ KİRA SÖZLEŞMESİ BİTMEDEN ÖNCE EVDEN ÇIKMASI MÜMKÜN MÜDÜR?

Kiracının, kira sözleşmesinde belirlenen süreden önce herhangi bir sebep göstermeksizin kiralanandan çıkma hakkı bulunmaktadır. Ancak, kiracının bu hakkını kullanması halinde kiraya verenin mağduriyetinin önlenmesi amacıyla, Türk Borçlar Kanunu’nun 325. maddesi uyarınca özel bir düzenleme öngörülmüştür.

Bu hükme göre, kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı terk ettiğinde, kira sözleşmesinden doğan borçları, kiralananın benzer koşullarla makul bir süre içinde kiraya verilebileceği kabul edilen devir süresi boyunca devam eder. Diğer bir ifadeyle, kiracı erken tahliye etse dahi, kiralanan taşınmaz makul bir süre içinde yeniden kiraya verilene kadar kira bedelini ödemekle yükümlü olmaktadır.

Bununla birlikte, kiracının, ödeme gücüne sahip ve kira ilişkisini devralmaya hazır yeni bir kiracı bulması halinde, kira sözleşmesinden doğan borçları sona ermektedir. Bu durum, kiracının sorumluluğunun devredilecek yeni kiracı ile kiraya veren arasında kurulacak sözleşmeye bağlı olarak ortadan kalkacağını ifade eder.

Öte yandan, kiraya veren, yapmaktan kurtulduğu giderler ile kiralananı başka şekilde kullanmakla elde ettiği veya elde etmekten kasten kaçındığı yararları, kiracıdan talep edeceği kira bedelinden indirmekle yükümlüdür. Bu hüküm, kiracının sözleşmeyi sona erdirmesi durumunda kiraya verenin haksız kazanç elde etmesini engellemek amacıyla düzenlenmiştir.

Sonuç olarak, kanun koyucu, kiracının erken tahliye hakkını kullanabilmesine imkan tanırken, aynı zamanda kiraya verenin de uğrayabileceği zararı sınırlı tutarak, taraflar arasında adaletin sağlanmasını amaçlamaktadır. Bu düzenleme, kiracının haklarının makul bir devir süresi ile dengelenmesi ve kiraya verenin menfaatlerinin korunması yönünden kira hukukunun en önemli hükümlerinden biridir.

KİRACININ ORTAK GİDERLER VE APARTMAN AİDATLARINDAN SORUMLULUĞU

Konut ve çatılı işyeri kiralarında, kira sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, kiracı, ısıtma, aydınlatma ve su gibi kullanma giderlerini karşılamakla yükümlüdür. Bu kapsamda, kiracı, bu tür kullanıma bağlı giderleri kiraya verenden talep edemez.

Bununla birlikte, taşınmazın maliki sıfatıyla kiraya veren, apartmanın ortak alanlarına ilişkin giderler, apartman aidatı ve kapıcı ücreti gibi borçlardan aslen sorumludur. Ancak, kira sözleşmesinde açıkça düzenlenmişse, kiracı, bu tür giderleri de karşılamakla yükümlü olacaktır. Dolayısıyla, ortak alan giderlerinin kiracıya yüklenebilmesi için sözleşmesel dayanak bulunması zorunludur.

Kiraya veren, ortak alan giderlerini ödeyerek daha sonra kiracıya rücu edebilir. Ne var ki, kiracı, ortak alanlarda yapılan yenileme, tadilat ve tamirat gibi giderlerden sorumlu tutulamaz. Özellikle, asansör tadilat bedeli, mantolama ücreti gibi taşınmazın demirbaş nitelikli unsurlarına ilişkin giderler, kiracıya yüklenemeyecektir. Bu tür giderler, taşınmazın maliki sıfatıyla kiraya verenin sorumluluğunda kalmaya devam eder.

Ayrıca, kiracı, kiralananın veya bina içindeki esaslı yapı niteliğindeki değişikliklere ilişkin giderleri talep etme hakkına sahiptir. Özellikle, kiracının kusurundan kaynaklanmayan ayıpların giderilmesi için yapılan esaslı tadilat niteliğindeki değişiklikler bakımından, kiraya verenden talepte bulunabilecektir. Bu durum, kiralananın kullanımına engel teşkil eden ayıpların giderilmesinde kiracının korunmasını amaçlayan önemli bir düzenleme niteliğindedir.

KİRACININ DEPOZİTOYU GERİ ALMA HAKKI

Kira sözleşmesi düzenlenirken, taraflar arasında depozito ödemesi konusunda karar alınabilir.Türk Borçlar Kanunu’nun 342. maddesine göre, konut ve çatılı işyeri kiralamalarında, sözleşme ile kiracıya depozito verme yükümlülüğü getirildiyse, bu depozito miktarı üç aylık kira bedelini aşamaz. Bu düzenleme, kiracının mülkü sorumlu bir şekilde kullanmasını sağlamak ve olası zararlar karşısında ev sahibine güvence sunmak amacını taşır.

Kira sözleşmesinin sona ermesiyle birlikte, ev sahibi depozitoyu, mülke herhangi bir zarar verilmediği takdirde, kiracıya geri vermekle yükümlüdür. Ancak, eğer ev sahibi kiralanan mülke zarar verildiğini iddia ederse, bu durumda işbu zararları tespit etmek için gerekli hukuki işlemleri başlatmalıdır. Ev sahibi kiracının verdiği zararlara karşı depozito bedeli üzerinde hapis hakkını kullanabilir.

Depozito ödemesi banka aracılığıyla gerçekleşmişse, kiraya veren, kira sözleşmesinin sona ermesini izleyen üç ay içinde kiracıya karşı kira sözleşmesiyle ilgili bir dava açtığını veya icra yoluyla takibe giriştiğini bankaya yazılı olarak bildirmediği takdirde, banka kiracının talebi üzerine depozitoyu kiracıya geri vermekle yükümlüdür.

Bu düzenlemeler, hem kiracı hakları hem de ev sahibi hakları bakımından adil bir hukuki denge sağlamak amacıyla oluşturulmuş kurallardır. Kiracının mülkü sorumlu bir şekilde kullanması durumunda depozito güvenli bir şekilde iade edilecek, ancak zararlar oluştuğunda ev sahibine bir koruma sağlanacaktır.

EV SAHİBİ KİRACIYI NASIL EVDEN ÇIKARTABİLİR?

Önemle vurgulamak gerekir ki, Türk Hukuk Sistemi’nde, kiracının tahliye edilebilmesi için yasada öngörülen sebeplerin varlığı zorunludur. Yasal olarak belirlenen tahliye sebepleri gerçekleşmediği sürece, kiracının tahliye davası yoluyla konuttan çıkarılması mümkün değildir.

Kiracının tahliyesine ilişkin Türk Borçlar Kanunu ve ilgili mevzuatta düzenlenen en yaygın sebepler aşağıda belirtilmiştir:

  • Kiraya verenin kiralanana ihtiyaç duyması nedeniyle tahliye
    (TBK m.350 uyarınca kiraya verenin kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya bakmakla yükümlü olduğu kişiler için konut veya işyeri ihtiyacı)
  • Kiracının kiralanana özen göstermemesi nedeniyle tahliye
    (TBK m.316 gereği kiracının kiralananı sözleşmeye uygun kullanmaması veya gerekli özeni göstermemesi)
  • Yeni malikin ihtiyaç nedeniyle tahliyesi
    (TBK m.351 uyarınca kiralananın el değiştirmesi halinde yeni malikin konut veya işyeri ihtiyacı)
  • Yeniden inşa ve imar nedeniyle tahliye
    (TBK m.350/2 gereği kiralananın esaslı onarımı, genişletilmesi veya yeniden inşası amacıyla tahliye)
  • Tahliye taahhütnamesine dayalı tahliye
    (TBK m.352 kapsamında kiracının yazılı tahliye taahhüdünde bulunması halinde)
  • Kira bedelinin ödenmemesi sebebiyle temerrüde dayalı tahliye
    (TBK m.315 uyarınca kiracının kira bedelini ödememesi nedeniyle ihtara rağmen temerrütte kalması)
  • Kira bedelinin iki kere ödenmemesi üzerine iki haklı ihtar nedeniyle tahliye
    (TBK m.352/2 gereği bir kira yılı içinde kira bedelinin zamanında ödenmemesi sonucu iki haklı ihtarın varlığı)
  • Kiracının ev sahibine karşı suç işlemesi nedeniyle tahliye
    (TBK m.316 gereğince kiracının sözleşmeye aykırı davranışları, özellikle ev sahibine karşı dolandırıcılık, hakaret gibi bir suç işlemesi durumunda tahliye hakkının doğması)

Bu hallerde, kiraya verenin yasal prosedürleri eksiksiz şekilde yerine getirerek tahliye davası açması mümkündür. Mahkeme kararıyla, kiracının taşınmazı tahliyesine hükmedilecektir.

KİRASINI DÜZENLİ ÖDEYEN KİRACI NASIL ÇIKARTILIR?

Kiraya verenin, düzenli kira ödemelerine rağmen kiracıyı çıkarmak istemesi durumunda başvurabileceği yasal bir yol “ihtiyaç sebebiyle tahliye davası“dır. Bu davada, kiraya verenin kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya bakmakla yükümlü olduğu kişi tarafından taşınmaza ihtiyaç duyulduğunu ispatlaması gerekmektedir. Ayrıca, davaya ilişkin usul kurallarının eksiksiz ve süresinde yerine getirilmesi büyük önem arz etmektedir. Zira, usul kurallarına aykırılık halinde dava usulden reddedilebilir ve kiraya veren talebine kavuşamaz.

Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılan ihtiyaç sebebiyle tahliye davalarında, kiraya veren, ileri sürdüğü ihtiyacın varlığını somut, inandırıcı ve tutarlı delillerle kanıtlamakla yükümlüdür. Bu deliller arasında; taşınmazın mevcut kullanım durumu, ihtiyaç sahibinin şahsi ve ailevi durumu, ihtiyacın gerçekliği ve aciliyeti gibi hususlar yer alır. Mahkeme, her somut olayda ihtiyacın samimi, gerçek ve zorunlu olup olmadığını değerlendirerek karar verecektir.

kira sözleşmesi

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE KİRACI HAKLARI NELERDİR?

Kentsel dönüşümde kiracı hakları, özellikle deprem riski taşıyan bölgelerde hayati bir öneme sahip olan bir meseledir. Bu süreç, riskli binaların yıkım kararında, maliklerin yanı sıra kiracıların da belirlenen süre içinde binayı terk etmelerini zorunlu kılar.

Ev sahipleri, kiracının yapıyı terk etmedikleri takdirde durumu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine bildirmekle yükümlüdür. Riskli yapıyı tahliye etmeyen ve bu süreci engelleyen kiracılar hakkında, işlenen fiil ve durumun ciddiyetine bağlı olarak Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması gerekmektedir.

Kentsel dönüşümde kiracı haklarından en önemlisi kiracının kira yardımından faydalanma hakkıdır. Kira yardımı, kiracının 2 aylık masrafı esas alınarak bir seferlik olarak belirlenir. Binanın yıkım talebi çıkarılan kiracılar, kira yardımı için başvurularını Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine yapmalıdır.

Kentsel dönüşümde kiracı haklarından faydalanmak isteyen kiracılardan istenen belgeler arasında; nüfus cüzdanı fotokopisi, kiracı üzerine kayıtlı bir fatura ya da riskli yapıda ikamet ettiğini gösteren ikametgah belgesi, konutun tahliye edildiğini kanıtlayan ve yeni adresini beyan edebileceği adrese dayalı nüfus kayıt örneği bulunmaktadır. Bu belgeler, kira yardımı sürecinde gerekli incelemelerin yapılabilmesi ve kiracının hakkı olan kira yardımını alması için önem taşır.

DÜKKAN KİRACI HAKLARI NELERDİR?

Dükkan kiracı hakları, mesken kiracılarıyla benzer bir koruma altında bulunmaktadır. Çünkü Türk Borçlar Kanunu, hem mesken hem de işyeri kiralamalarını düzenleyen hükümler içermektedir. Mesken kiralamalarında olduğu gibi Ticaret Hukuku kapsamında işyeri ve dükkan kiracı hakları da aynı şekilde korunur. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen tahliye sebeplerinin oluşması halinde, dükkan sahibi kiracısını tahliye edebilir.

Mesken kiralamalarında olduğu gibi işyeri ve dükkan kiralamalarına dair belirli süreli sözleşmelerde, sürenin sonunda kira sözleşmesi kendiliğinden sonlanmaz. Kiracının, sözleşmenin bitimine 15 gün kala noter kanalıyla yazılı bildirim yapması gereklidir; aksi takdirde sözleşme otomatik olarak bir yıl daha uzar.

Dükkan kira artış oranları da mesken kiralamalarında olduğu gibi TÜFE’nin 12 aylık ortalama değişim oranı ile sınırlandırılmaktadır. Taraflar arasında belirlenen artış oranı, her durumda TÜFE oranını aşamaz.

Bu nedenle, dükkan kiracıları kira artışları ve tahliye konularında dikkatli davranmalı ve kira sözleşmelerinde yer alan artış hükümlerini ayrıntılı şekilde incelemelidir. Dükkan kiracı hakları bakımından, Türk Borçlar Kanunu’nun sağladığı korumalardan haberdar olmak, kiracının haklarını etkin şekilde savunabilmesi açısından son derece önemlidir.

OTURDUĞU EV SATILAN KİRACININ HAKLARI NELERDİR?

Kira sözleşmelerine dair temel düzenlemeler, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun hükümlerinde yer almaktadır. Bu çerçevede, TBK’nın 351. maddesi, kiralanan taşınmazın el değiştirmesi durumunu düzenlemekte ve özellikle oturduğu ev satılan kiracının haklarını içermektedir.

TBK m.351 uyarınca, kiracının oturduğu evin el değiştirmesi durumunda, yeni malik taşınmaza ihtiyacı olduğunu iddia ederek, taşınmazı edindiği tarihten itibaren 1 ay içinde kiracıya yazılı bildirim yaparak evi tahliye etmesini talep edebilir. Yeni malik 1 ay içerisinde yapacağı bildirimin akabinde ihtiyaç iddaisı ile 6 ayın sonunda dava açarak kiracının tahliyesi isteyebilir.

Oturduğu ev satılan kiracının hakları Borçlar Kanunu tarafından koruma altına alınmıştır. Kiralanan taşınmazın satılması kira sözleşmesinin doğrudan sonlanmasına neden olmaz. Yeni malikin kiracıyı tahliye edebilmesi için satın alınan taşınmazla ilgili kullanma mecburiyeti olmalı ve yeni malik tarafından usulüne uygun olarak bildirim süreleri içinde tebligat yapılmalıdır. Yani, yeni malikin konut veya işyeri ihtiyacı mecburiyeti sebebiyle tahliye talep etmesi için belirli koşulların sağlanması gerekmektedir. Bu koşulların yerine getirilmesi halinde, yeni malik tahliye davası açarak kiracıyı taşınmazdan çıkarabilir.

Netice itibariyle, kira sözleşmesi sadece taşınmazın satılması nedeniyle kendiliğinden olarak sona ermez. Yeni malik kira sözleşmesinin tarafı olur ve kira sözleşmesi aynı şartlarda devam eder. Oturduğu ev satılan kiracının hakları da aynen korunmaya devam eder. Sözleşmenin sonlanması için, yeni malikin veya kanunda öngörülen kişilerin konut veya işyeri ihtiyacı olması ve bu doğrultuda tahliye davası açılması gereklidir. Bu durumda gayrimenkul avukatı desteği almak önemlidir.

EV SAHİBİNİN ÖLÜMÜ HALİNDE KİRACININ HAKLARI NELERDİR?

Ev sahibinin ölümü halinde kira sözleşmesinin hukuki durumu ve kiracının hakları, Türk Borçlar Kanunu ve miras hukuku hükümleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. Ev sahibinin ölümüyle birlikte kira sözleşmesi, mirasçılara geçer. Mirasçılar, taşınmaza miras intikali sonucu elbirliğiyle sahip olacaklarından, miras reddi yapmayan tüm mirasçılar ev sahibi sıfatını kazanır. Bu bağlamda, kira ilişkisi aynen devam eder ve kiracının sahip olduğu haklar korunmaya devam eder. Dolayısıyla, kira sözleşmesinin tarafı olarak mirasçılar, önceki ev sahibinin yerine geçer.

Mirasçılar tarafından açılan miras tespiti davası, izaleyi şuyu davası, mirastan mal kaçırma, vekaletin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptal ve tescil davaları gibi mirasçılık davaları, kira sözleşmesinin geçerliliğini veya kiracının haklarını etkilemez. Kira sözleşmesi, mirasçılık ilişkilerinden bağımsız olarak devam eder ve kiracı, sözleşmede belirlenen hak ve yükümlülüklerini mirasçılar karşısında sürdürür. Bu tür uyuşmazlıklarda miras avukatı desteği almak hukuki yarar sağlayacaktır.

Ancak, kiracının vefatı durumunda, kiracılık sıfatı sona erer ve kira sözleşmesi geçerliliğini yitirir. Kiracının mirasçılarına kira sözleşmesinden doğan haklar intikal etmez; kira ilişkisi, kiracının ölümüyle sona erer.

Sonuç olarak, ev sahibinin ölümü kira sözleşmesini sona erdirmez ve kiracı ile mirasçılar arasındaki hukuki ilişki devam ederken, kiracının ölümü kira sözleşmesinin sona ermesi sonucunu doğurmaktadır. Bu hususlar, kira sözleşmesinde taraf değişikliğinin ve tarafların haklarının korunmasının hukuki temellerini ortaya koymaktadır.

yabancı kiracı hakları

EV SAHİBİ KİRAYA VERDİĞİ EVE KİRACIDAN İZİNSİZ GİREBİLİR Mİ?

Ev sahipleri kira sözleşmesi imzalandıktan sonra kiraya verdiği eve kiracının izni ve onayı olmadan girememesi kiracı haklarındandır. Kira sözleşmesi ile evin kullanım hakkı kiracıya geçer ve kiralanan kiracının özel konutu olarak kabul edilir. Kiracıdan izinsiz eve girilmesi özel hayatına tecavüz anlamına gelir.

Kiracıdan izinsiz eve girilmesi Türk Ceza Kanunu hükümleri gereği “Konut Dokunulmazlığının İhlali” suçunu oluşturur. Böyle bir durumda kiracı Savcılığa hitaben yazacağı şikayet dilekçesi ile ev sahibi hakkında suç duyurusunda bulunabilir. Kira sözleşmesi sona erdiği takdirde kiracı teslim tutanağı ile anahtarı ev sahibine teslim eder ve kira ilişkisi tamamen sona ermiş olur.

YABANCILARIN KİRACILIK HAKLARI NELERDİR?

Yabancıların kiracılık hakları, Türkiye’de Türk vatandaşlarıyla aynı kira hukukuna tabi olmaları nedeniyle genel olarak eşit ve koruma altındadır. Türk hukuk sisteminde, yabancılar için kira sözleşmelerine ilişkin özel veya farklı bir mevzuat uygulanmamaktadır. Dolayısıyla, yabancılar da kiracı olarak Türk Borçlar Kanunu ve ilgili düzenlemeler kapsamında aynı haklara ve yükümlülüklere sahip olup, Yabancılar Hukuku kapsamında ayrı bir mevzuat uygulanmaz.

Ancak, yabancı şirketlerin Türkiye şubeleri, irtibat büroları ve yabancıların Türkiye’de taşınmaz edinmeleri ile yabancıların ikamet izni alması gibi konularda özel mevzuat hükümleri bulunmaktadır. Bu şartlar, genellikle yabancıların mülkiyet edinimi veya uzun süreli kullanım haklarına yönelik düzenlemelerdir ve kiracılık hakkının kendisinden ayrı değerlendirilmelidir.

Bu hususlara dikkat edildiği takdirde, yabancılar Türk vatandaşlarıyla aynı kiracılık haklarına sahip olur, kira sözleşmelerinde yer alan tüm hak ve yükümlülüklerini kullanabilirler. Kiracılık ilişkilerinde yabancıların hukuki statüsü, Türk vatandaşlarından farklı bir konumda değerlendirilmez ve kiracı olarak korunmaları hukuken temin edilmiştir.

KİRACI HAKLARI İÇİN NEREYE BAŞVURULUR?

Türkiye’de kiracılar, kiralanan taşınmazla ilgili hukuki konularda haklarını savunmak için belirli başvuru yollarına başvurabilirler. Kiralanan taşınmazın bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesi, genel olarak görevli mahkeme olup, kiracı ile mal sahibi arasındaki uyuşmazlıkları çözmekle sorumludur. Yetkili mahkeme ise kiralanan taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.

Türkiye’de yerel kira komisyonları bulunmamakla birlikte, tüketici hakem heyetlerine başvuru da mümkün değildir. Ancak, sadece maddi ve manevi tazminat taleplerinde, talebin içeriğine bağlı olarak görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olabilir. Kiracılık ilişkilerinde daha fazla hukuki bilgi ve rehberlik almak amacıyla hukuki danışmanlık alınması tavsiye olunur.

Diğer makalelerimizi inceleyebilir ve hukuki destek talepleriniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

YASAL UYARI: Web sitemizde yer alan makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Orbay Çokgör’e aittir ve tüm makaleler elektronik imzalı zaman damgalı olarak hak sahipliğinin tescil edilmesi amacıyla yayınlanmaktadır. Sitemizdeki makalelerin, kaynak link vermeden kopyalanarak veya özetlenerek başka web sitelerinde yayınlanması durumunda, hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.

Önceki yazı
İkamet İzni Reddine İtiraz Prosedürü
Sonraki yazı
İşten Çıkarılma Tazminatı ve Türleri
keyboard_arrow_up