DENİZ İŞ HUKUKU NEDİR?
Denizcilik sektörü, kendine özgü dinamikleri ve zorlukları nedeniyle hukuki bağlamda farklı düzenlemelere ihtiyaç duyan özel bir iş alanıdır. Denizde çalışmak, karasal çalışma ortamından farklı gereksinim ve koşulları beraberinde getirir; bu farklılıklar, deniz iş hukukunun bağımsız bir düzenleme alanı olarak gelişmesine neden olmuştur. Gemi adamı hakları da bu özgün koşullar doğrultusunda şekillendirilmiştir.
Denizcilik faaliyetlerinde karşılaşılan riskler ve tehlikeler, bu alanın genel iş hukukundan ayrışmasına yol açmış ve birçok ülkede deniz iş hukukuna özgü mevzuatın oluşturulmasını zorunlu kılmıştır. Gemi personelinin mesleki yaşamı, sadece çalışma süreleriyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda barınma ve dinlenme sürelerini de kapsayacak şekilde büyük ölçüde gemi üzerinde geçmektedir. Bu durum, gemi adamlarının karada çalışan işçilere kıyasla daha kapsamlı bir hukuki korumaya ihtiyaç duyduğunu ortaya koymaktadır. Zira sözleşme hükümlerine riayet edilmemesi, yetersiz beslenme, olumsuz çalışma koşulları ve zaman zaman yabancı limanlarda terk edilme gibi sorunlar, denizde çalışan personelin karşı karşıya kalabileceği ciddi riskler arasındadır.
Deniz iş hukuku, gemi adamları ile gemi sahibi ya da işleten arasında kurulan iş ilişkilerini düzenlemeyi amaçlamaktadır. Bu ilişkiler genellikle iş sözleşmesine dayansa da, denizde yürütülen çalışma faaliyeti, karadaki iş ilişkilerinden niteliksel olarak farklılık göstermektedir. Deniz iş hukukunun temel amacı, deniz taşımacılığı faaliyeti kapsamında işveren ile ona bağımlı olarak çalışan gemi personeli arasındaki ilişkileri özel hükümlerle düzenlemek ve bu çerçevede gemi adamı hakları ve menfaatlerini korumaktır.
DENİZ İŞ HUKUKU KAPSAMINDA DENİZ İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR?
Deniz İş Sözleşmesi, gemi adamı ile işveren veya işveren vekili arasında kurulan ve tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini düzenleyen temel belgedir. Bu sözleşme, yalnızca taraflar arasındaki iş ilişkisinin düzenlenmesi açısından değil, aynı zamanda gemi adamı haklarının korunması bakımından da merkezi bir öneme sahiptir. Gemi adamlarının, denizdeki çalışma koşullarının doğası gereği karadaki işçilere kıyasla daha fazla korunmaya ihtiyaç duyması, sözleşmenin hukuki niteliğini ve taşıdığı işlevi daha da önemli kılmaktadır.
Deniz iş sözleşmeleri, tıpkı profesyonel sporcu sözleşmeleri ile basın ve medya mensuplarına ilişkin iş sözleşmeleri gibi, iş hukukunun genel hükümlerinden farklı olarak kendine özgü özellikler taşıyan ve özel mevzuat hükümlerine tabi olan sözleşme türlerindendir. Bu sözleşmelerin tabi olduğu düzenlemeler, ilgili sektörlerin yapısından ve çalışma koşullarının özgünlüğünden kaynaklanmakta olup, genel iş hukukuna kıyasen uygulama yerine, özel normların önceliği ilkesi çerçevesinde değerlendirilir.
1. Deniz İş Sözleşmesinin Yazılı Olarak Yapılması Zorunluluğu
854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 5. maddesi, deniz iş sözleşmesinin yazılı olarak yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu maddeye göre, sözleşme hem işveren hem de gemi adamı tarafından imzalanmalı ve her bir tarafa birer nüshası teslim edilmelidir. Sözleşmenin yazılı şekilde yapılması, taraflar arasında doğabilecek uyuşmazlıkların önüne geçmekte ve gemi adamı haklarının ispat edilebilirliğini artırmaktadır. Sözleşme, noterde düzenlenebileceği gibi, adi yazılı şekilde de taraflar arasında oluşturulabilir.
Deniz iş sözleşmesinin yazılı olarak düzenlenmesinin iki temel amacı bulunmaktadır. İlk olarak, işveren ile gemi adamı arasındaki iş ilişkisinin açık ve belgelenebilir bir şekilde ortaya konulması hedeflenmektedir. Bu, hem hukuki hem de idari denetimler açısından gereklidir. İkinci olarak, bu belge, geminin seferine hukuki açıdan sorunsuz bir şekilde devam etmesini temin eder. Her iki amacın da nihai hedefi, gemi adamı haklarının güvence altına alınmasıdır.
Karasal iş hukukunda, belirsiz süreli iş sözleşmelerinde herhangi bir yazılı şekil şartı aranmazken, sadece belirli süreli sözleşmelerde yazılılık zorunludur. Ancak deniz iş hukukunda, tüm gemi adamı sözleşmeleri için yazılı şekil zorunluluğu getirilmiştir. Bu durum, gemi adamı haklarının korunmasında özel bir hassasiyet gösterildiğinin açık bir göstergesidir. Ayrıca, İş Kanunu’nun 50/a maddesi gereğince, sözleşmenin yazılı yapılmaması durumunda işverene idari para cezası uygulanır. Böylece yasal çerçevede yazılılık, yalnızca usuli değil, aynı zamanda yaptırıma bağlanmış bir zorunluluktur.
Deniz iş sözleşmesinde yazılı şeklin hukuki niteliği konusunda doktrinde ve yargı kararlarında farklı görüşler mevcuttur. Bazı yorumlara göre yazılılık, sözleşmenin geçerliliği için zorunlu bir unsur olup, yazılı olmayan sözleşmeler geçersizdir. Diğer bir görüş ise yazılılık şartının yalnızca ispat kolaylığı sağlamak amacı taşıdığı, yani şekil şartının geçerliliğe değil, delil rejimine ilişkin olduğu yönündedir. Gemi adamı haklarının etkin biçimde korunabilmesi açısından, yazılı şeklin ispat aracı olarak değerlendirilmesi daha uygun görünmektedir. Bu yaklaşım, iş hukukunun işçiyi koruma ilkesiyle de uyumludur.
2. Deniz İş Sözleşmesi Türleri
Deniz İş Kanunu’nun 7. maddesi, iş sözleşmesi türleri olarak 3 tür deniz iş sözleşmesi öngörmektedir:
- Belirli süreli sözleşmeler: Süre sonunda kendiliğinden sona erer.
- Sefer süresine bağlı sözleşmeler: Belirlenen seferin tamamlanmasıyla sona erer.
- Süresiz sözleşmeler: Belirli bir süreye ya da sefere bağlı olmaksızın devam eder.
Özellikle sefer süresine bağlı sözleşmelerde, gemi adamının işine devam etmesi ve geminin sefere çıkması durumunda, sözleşme otomatik olarak uzamış sayılır. Bu düzenleme, gemi adamı haklarının sürekliliğini ve iş güvencesini sağlama açısından kritik öneme sahiptir.
3. Deniz İş Sözleşmesinde Bulunması Gereken Unsurlar
Deniz İş Sözleşmesi, deniz iş hukukunun temel belgelerinden biri olup, 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca yazılı olarak düzenlenmesi zorunludur. Deniz İş Kanunu’nun 6. maddesinde bu unsurlar açık şekilde sayılmıştır. Söz konusu unsurlar, hem sözleşme ilişkisini şeffaflaştırmakta hem de gemi adamı haklarının korunmasını sağlamaktadır.
a) Deniz İş Sözleşmesinde Zorunlu Unsurlar
Deniz İş Sözleşmesinde aşağıdaki unsurların yer alması zorunludur:
- İşverenin adı, soyadı ve ikametgah adresi,
- Gemi adamının adı, soyadı, doğum tarihi ve yeri, sicil numarası ve ikametgah adresi,
- Gemi adamının çalışacağı geminin adı, sicil numarası, grostonilatosu ve kayıtlı bulunduğu sicil dairesi,
- Sözleşmenin yapıldığı yer ve tarih,
- Gemi adamının üstleneceği işin niteliği,
- Hizmete başlanacak yer ve tarih,
- Sözleşmenin belirli süreli mi yoksa sefer esaslı mı yapıldığı; belirli süreli ise süresi, sefer esaslı ise seferin tanımı,
- Kararlaştırılan ücretin esasları ve miktarı,
- Ücretin ödeme zamanı ve yeri ile zorunlu işverenler bakımından, ücret, prim, ikramiye ve benzeri her türlü alacağın yatırılacağı banka hesap numarası,
- Avans verilmesine ilişkin şartlar,
- Diğer çalışma koşulları,
- Kişisel verilerin güvenliği ve gizlilik maddeleri,
- Tirimci ve ateşçiler ile yapılacak hizmet akitleri bakımından, 25.5.1959 tarih ve 7292 sayılı Kanun’la onaylanan uluslararası sözleşmenin özeti.
Bu unsurlar, sözleşmenin tarafları arasındaki yükümlülüklerin açık ve kesin bir biçimde belirlenmesini sağlamakta ve gemi adamı haklarının güvence altına alınmasına katkıda bulunmaktadır.
b) Toplu İş Sözleşmesi ve Sendikal Düzenlemeler
Zorunlu unsurların yanı sıra, taraflar arasında mutabık kalınması hâlinde, sendikal düzenlemelere ve Toplu İş Sözleşmesi (TİS) hükümlerine ilişkin maddelerin de sözleşmeye eklenmesi mümkündür. Bu tür hükümler, gemi adamlarının toplu haklarını kullanabilmelerine olanak sağlamakta, sosyal koruma düzeyini yükseltmektedir. Ayrıca bu düzenlemeler, sözleşmenin iş hukuku ilkeleriyle uyumunu ve adil iş ilişkileri çerçevesinde şekillenmesini temin eder.
Yukarıda sayılan unsurların sözleşmede yer alması, yalnızca yasal bir zorunluluğun yerine getirilmesi değil, aynı zamanda sözleşmeye dayalı iş ilişkisinde karşılıklı hak ve borçların açıkça tanımlanmasına hizmet eder. Böylelikle, taraflar arasında doğabilecek uyuşmazlıkların önüne geçilmesi ve gemi adamı haklarının etkin şekilde korunması sağlanmış olur.
4. Deniz İş Sözleşmesinin Harç ve Vergilerden Muafiyeti
Gemi adamı ile işveren arasında düzenlenen deniz iş sözleşmesi, ister noterde ister adi yazılı şekilde yapılmış olsun, her türlü resim, harç, katma değer vergisi ve diğer vergi yükümlülüğünden muaf tutulmuştur. Bu düzenleme, sözleşme sürecinde gemi adamının ekonomik yük altına girmemesini ve haklarını daha kolay şekilde güvence altına almasını amaçlamaktadır. Bu muafiyet, sözleşme düzenleme sürecinin sadeleştirilmesi ve taraflar açısından erişilebilirliğinin artırılması bakımından da önem arz etmektedir.
GEMİ ADAMI KİMDİR?
Gemi adamı, denizde çalışma koşullarının karasal iş ilişkilerinden farklı olması nedeniyle, genel anlamda İş Kanunu’na değil, 854 sayılı Deniz İş Kanunu’na tabi tutulan özel bir işçi statüsüdür.
Denizde çalışmanın kendine özgü zorlukları, uzun süreli gemi seferleri, gemide konaklama zorunluluğu ve iş güvenliği riskleri gibi unsurlar, bu personelin ayrı bir hukuki rejime tabi olmasını zorunlu kılmıştır.
1. Deniz İş Kanunu’nda Gemi Adamının Tanımı
Deniz İş Kanunu’nun 2/B maddesi, gemi adamını; “gemide hizmet sözleşmesi ile çalışan kaptan, zabitler, tayfa ve diğer personel” olarak tanımlamaktadır. Bu tanım, gemi adamı ile karasal işçi arasındaki temel farkın, işin yürütüldüğü yerin deniz olması olduğunu göstermektedir. Yani gemi adamı da hizmet sözleşmesine dayalı olarak çalışan bir işçidir; ancak, faaliyet alanı itibarıyla karadaki işçiden ayrılmaktadır.
2. Diğer Mevzuatlarda Gemi Adamı Tanımı
Gemi adamı kavramı, yalnızca Deniz İş Kanunu ile sınırlı kalmamış; Türk Ticaret Kanunu ve ikincil mevzuat olan Gemi Adamları Yönetmeliği gibi düzenlemelerde de tanımlanmıştır:
- Türk Ticaret Kanunu’nun 934. maddesi, gemi adamını; “kaptan, gemi zabitleri, tayfalar ve diğer gemi personeli” olarak ifade etmektedir.
- Gemi Adamları Yönetmeliği ise daha geniş bir kapsamla, gemi adamını; “kaptan, zabitler, yardımcı zabitler, stajyerler, tayfalar ve yardımcı hizmet personeli” olarak tanımlamaktadır.
Bu tanımlar, uygulamada gemi adamı kavramının kapsamını genişletmekte ve farklı türdeki gemi personelinin Deniz İş Kanunu hükümleri kapsamında değerlendirilmesine olanak tanımaktadır.
GEMİ ADAMI OLMA ŞARTLARI NELERDİR?
Gemi adamı olabilmek için belirli koşulların sağlanması gerekmektedir. Bu koşullar, aşağıdaki gibi belirlenmiştir:
- Vatandaşlık ve Eğitim Durumu: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak veya Türkiye veya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde denizcilikle ilgili eğitim görmüş veya mezun olmuş olmak ya da Türk soylu yabancı olmak gerekmektedir.
- Yeterlilikler: Gemi adamları Yönetmeliği’nde belirtilen özel yeterliliklere sahip olmak gerekmektedir. Bu yeterlilikler, yaş, öğrenim düzeyi, deniz hizmet süresi gibi unsurları içermektedir.
- Sağlık Durumu: Aday gemi adamının deniz hizmetine elverişli olduğunu belgelemesi gerekmektedir. Bu, yönetmelikler tarafından belirlenmiş sağlık standartlarına uygun olmayı içerir.
- Suç Kaydı: Yönetmelikte belirtilen suçlardan hükümlü olmamak gerekmektedir. Özellikle örgüt faaliyeti, uyuşturucu ticareti, insan ticareti gibi suçlar bu kapsamdadır.
Gemi adamı olabilmek için, bu koşulların tamamının karşılanması ve bir hizmet sözleşmesiyle çalışılması gerekmektedir. Bu koşulların sağlanması, denizcilik sektöründe güvenilir ve nitelikli personelin istihdamını sağlamak amacıyla belirlenmiştir.
DENİZ İŞ HUKUKU UYGULAMA ALANI VE KAPSAMI
Deniz İş Kanunu’nun 1. maddesi, bu Kanun’un hangi durumlarda uygulanacağını açıkça düzenlemektedir. Bu kapsamda, Deniz İş Hukuku’nun hangi gemilerde ve hangi koşullarda uygulanacağı ile ilgili temel kriterler belirlenmiştir.
1. Türk Bayrağı Taşıyan ve 100 GT veya Daha Büyük Gemilerde Deniz İş Hukuku Uygulama Şartları
Kanunun temel uygulama alanı, Türk bayrağı taşıyan ve 100 grostonilato (GT) veya daha büyük gemilerdir. Bu tür gemilerde, hizmet sözleşmesine dayalı olarak çalışan gemi adamları ile işverenleri, doğrudan Deniz İş Kanunu’nun hükümlerine tabidir.
2. 100 GT Altı Gemilerde Deniz İş Hukuku Uygulama Şartları
Gemi, 100 grostonilatodan küçük olsa dahi, aşağıdaki şartlardan en az birinin varlığı halinde yine Deniz İş Kanunu hükümleri uygulanır:
- Aynı işverene ait gemilerin toplam grostonilatosu 100 veya daha fazla ise,
- İşveren en az 5 gemi adamı çalıştırıyorsa.
Bu düzenleme, gemi tonajının küçük olması nedeniyle hukuki korumanın ortadan kalkmasını önlemekte ve gemi adamı haklarının topluca korunmasını temin etmektedir. Böylece, birden fazla küçük tonajlı gemiye sahip işverenlerin iş hukuku yükümlülüklerinden kaçınmasının önüne geçilmektedir.
3. Gemi Türk Bayrağı Taşımıyorsa Deniz İş Hukuku Uygulama Şartları
Eğer gemi Türk bayrağı taşımıyorsa, yani yabancı bayraklı bir gemide çalışılıyorsa, Deniz İş Kanunu’nun hükümleri kural olarak uygulanmaz. Ancak istisnai hallerde, örneğin:
- Geminin fiilen Türkiye’de faaliyet göstermesi,
- İşverenin Türk hukukuna tabi olması, veya
- Sözleşmede Türk hukukunun uygulanacağının açıkça kararlaştırılması durumlarında,
Deniz İş Kanunu’nun hükümlerinin uygulanabilirliği söz konusu olabilir.
Bu bağlamda, bayrak devleti kuralı esas alınmakla birlikte, işin yürütüldüğü yer, işletenin Türkiye’de şirketi bulunması, işverenin tabiiyeti ve sözleşmenin içeriği gibi unsurlar da uygulanacak hukuk bakımından belirleyici rol oynamaktadır.
DENİZ İŞ HUKUKU UYARINCA İŞTEN ÇIKARILAN İŞÇİNİN TAZMİNAT HAKLARI NELERDİR?
Deniz iş hukuku kapsamında işten çıkarılan işçinin haklarından en önemlisi olan işçilik tazminatları, denizcilik sektöründe çalışan gemi adamlarının sosyal güvenliğini sağlamak, hizmet süresi boyunca edindikleri hakları korumak ve iş sözleşmesinin sona ermesi durumunda ortaya çıkabilecek mağduriyetleri önlemek amacıyla düzenlenmiştir. 854 sayılı Deniz İş Kanunu, işçilik tazminatlarına ilişkin özel hükümler öngörmekte olup, bu hükümler genel iş hukukuna kıyasla gemi adamlarının çalışma koşullarına uygun olarak şekillendirilmiştir.
Gemi adamlarının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık ücretli izin hakları gibi temel işçilik alacakları ve tazminatları, bu özel hukuk rejimi içinde değerlendirilmekte; aynı zamanda sözleşmenin sona erme biçimi, işverenin fesih gerekçesi ve gemi adamının çalışma süresi gibi unsurlar, işten çıkarılma tazminatı hakkının doğup doğmayacağını belirlemede önemli rol oynamaktadır. Bu bağlamda, deniz iş hukukunda işçilik tazminatları, hem bireysel iş ilişkilerinin sona erdirilmesi sürecinde tarafların yükümlülüklerini hem de gemi adamlarının sosyal güvencesini teminat altına alan en önemli araçlardan biridir.
Gemi Adamının Kıdem Tazminatı Hakkı
854 sayılı Deniz İş Kanunu kapsamında, gemi adamlarının kıdem tazminatına ilişkin hakları özel olarak düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler, gemi adamlarının iş güvencesini ve sosyal haklarını korumayı amaçlamaktadır. Kıdem tazminatına ilişkin temel ilkeler aşağıda başlıklar halinde açıklanmıştır:
- Kıdem Süresi Şartı: Deniz İş Kanunu’na göre, gemi adamının kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için aynı işverene bağlı olarak en az bir yıl süreyle kesintisiz çalışmış olması gerekir. Kıdem tazminatı, her geçen tam hizmet yılı için bir aylık ücret tutarında ödenir.
- Fesih Halleri: İş sözleşmesinin, işveren tarafından haksız şekilde feshedilmesi durumunda gemi adamı kıdem tazminatına hak kazanır. Ancak, gemi adamının tutuklanması veya kanunda sayılan haklı nedenlerle işverenin sözleşmeyi feshetmesi halinde kıdem tazminatı hakkı doğmaz.
- Ödeme Esasları: Kıdem tazminatı, gemi adamının iş sözleşmesinin sona erdiği tarihteki son brüt ücret esas alınarak hesaplanır. Bu ücret, sadece temel maaşı değil, sürekli ve düzenli ödenen diğer parasal menfaatleri de kapsar.
- Ayrılma Nedenleri: Gemi adamının hizmet akdinin, muvazzaf askerlik, yaşlılık aylığı veya emeklilik, malulen emeklilik, ya da sosyal güvenlik mevzuatına göre toptan ödeme almak amacıyla sona erdirilmesi durumlarında da kıdem tazminatına hak kazanılır.
- Yeniden İşe Alınma: Aynı işverene ait işyerinde yeniden çalışmaya başlayan bir gemi adamı, önceki hizmet süresine ilişkin kıdem tazminatını daha önce almışsa, bu sürelere yeniden kıdem tazminatı ödenmez.
- Ölüm Hali: Gemi adamının ölümü durumunda, kıdem tazminatına ilişkin alacakları, kanuni mirasçılarına ödenir. Bu hüküm, gemi adamının ailesinin sosyal güvenliğini koruma amacı taşır.
Deniz İş Kanunu’nun 20. maddesi, kıdem tazminatına ilişkin bu hükümleri ayrıntılı şekilde düzenlemekte olup, hem işverenin yükümlülüklerini hem de gemi adamının haklarını açıkça tanımlamaktadır. Bu çerçevede, deniz iş hukukuna tabi iş ilişkilerinde kıdem tazminatı, iş sözleşmesinin sona ermesiyle doğan en temel mali haklardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kıdem Tazminatı Ödemesine Gemi Adamının Hak Kazanması
854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 20. maddesi, gemi adamının kıdem tazminatına hak kazanacağı durumları ayrıntılı şekilde düzenlemiştir. Bu kapsamda, kıdem tazminatına hak kazandıran fesih ve ayrılma halleri aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:
a. İşten Çıkarma veya İşten Ayrılma Durumları
- İşverenin, Deniz İş Kanunu’nun ilgili maddelerine aykırı hareket ederek gemi adamını işten çıkarması,
- Gemi adamının, işverenin kanuni haklarına aykırı davranışları nedeniyle iş sözleşmesini haklı sebeple feshetmesi (istifa etmesi).
b. İşten Ayrılma Sebepleri
- Gemi adamı ücretinin, yasal hükümlere veya iş sözleşmesine uygun şekilde ödenmemesi,
- İşverenin, gemi adamına karşı yasalara, iş sözleşmesine veya çalışma koşullarına aykırı hareket etmesi,
- Gemi adamının, sürekli olarak gemide çalışmasına engel teşkil eden bir hastalık veya engellilik hali,
- Geminin, 30 günden fazla süreyle seferden kaldırılması.
c. Diğer Hak Kazanma Halleri
- Zorunlu askerlik hizmeti nedeniyle iş sözleşmesinin sona erdirilmesi,
- Yaşlılık, emeklilik, malullük aylığı veya toptan ödeme almak amacıyla hizmet akdinin feshedilmesi,
- Geminin kaybolması, terk edilmesi, savaş ganimeti olması veya Türk bayrağı çekme hakkını kaybetmesi durumunda hizmet sözleşmesinin sona ermesi,
- Gemi adamının ölümü halinde, kıdem tazminatı haklarının mirasçılarına intikal etmesi.
d. Kıdem Tazminatının Hesaplanması
Deniz İş Kanunu’nun 20. maddesi, kıdem tazminatının hesaplanmasına ilişkin esasları da belirlemiştir. Buna göre:
- Kıdem tazminatı, gemi adamının son brüt ücreti üzerinden hesaplanır.
- Ücret sabit değilse, son bir yıl içindeki toplam ücret, bu sürede çalışılan gün sayısına bölünerek ortalama günlük ücret tespit edilir ve bu ücret esas alınarak tazminat hesaplanır.
Bu düzenlemeler, gemi adamlarının iş sözleşmelerinin sona ermesi durumunda kıdem tazminatı haklarının korunmasını sağlamaktadır.
Deniz İş Hukukunda İhbar Süreleri
Deniz İş Kanunu’na göre, gemi adamının ihbar süreleri, 4857 sayılı İş Kanunu’nda belirtilen sürelerle uyumludur. İhbar süreleri, iş akdinin feshi halinde tarafların önceden bilgilendirilmesini ve iş ilişkisinin düzenli şekilde sona erdirilmesini sağlamak üzere düzenlenmiştir.
İhbar Süreleri:
- 6 aya kadar çalışmış gemi adamları için: 2 hafta,
- 6 ay ile 1,5 yıl arasında çalışmış olanlar için: 4 hafta,
- 1,5 yıl ile 3 yıl arasında çalışmış olanlar için: 6 hafta,
- 3 yıldan fazla çalışmış gemi adamları için: 8 hafta.
Bu süreler, fesih ihbar bildirim tarihinin işverene ulaştığı andan itibaren işlemeye başlar ve ihbar süresi sonunda iş akdi sona erer.
Gemi Adamının İhbar Tazminatı Hakkı
Eğer işveren, gemi adamına ihbar süresine uymadan iş sözleşmesini feshederse veya gemi adamı işten çıkarıldığında ihbar süresi boyunca çalıştırılmazsa, gemi adamı ihbar süresine karşılık gelen ücreti talep etme hakkına sahiptir. Bu ödeme, ihbar tazminatı olarak adlandırılır ve gemi adamının iş güvencesini sağlamaya yönelik önemli bir mali haktır.
İhbar tazminatı hesabı, gemi adamının son brüt ücreti üzerinden yapılır ve işveren tarafından işçiye ödenmek zorundadır. Bu uygulama, işten çıkarma sürecinde taraflar arasındaki dengenin korunması ve işçinin ani mağduriyetinin önlenmesi açısından önemli bir mekanizmadır.
GEMİ ADAMININ KANUNDAN DOĞAN REHİN HAKKI NEDİR?
Gemi adamının rehin hakkı, Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddeleriyle düzenlenmiş olup, gemi adamlarının alacaklarının korunmasına yönelik önemli bir hukuki mekanizmadır.
1. Gemi Adamı Alacakları ve Rehin Hakkı
Türk Ticaret Kanunu’nun 1320. maddesine göre, gemi adamının, gemi sahibine veya işletenine karşı olan alacakları, gemi ve eklentileri üzerinde kanuni rehin hakkı tesis eder. Bu alacaklar arasında;
- Gemi adamlarının gemide çalışmaları karşılığında ödenmesi gereken ücretler,
- Ülkelerine geri dönme masrafları,
- Sosyal sigorta primleri gibi kalemler yer almaktadır.
Bu hak, gemi adamlarının alacaklarını güvence altına almakta ve öncelikli bir talep hakkı sağlamaktadır.
2. Gemi Adamının Rehin Hakkının Kapsamı
Türk Ticaret Kanunu’nun 1321/3. maddesi, rehin hakkının kapsamını genişleterek, geminin zıyaı veya hasara uğraması halinde, gemi sahibinin üçüncü kişilere karşı sahip olduğu tazminat istemini de kapsadığını belirtir. Böylece, gemi adamının alacakları sadece mevcut durumla sınırlı kalmayıp, geminin gelecekte doğabilecek tazminat haklarına da bağlıdır.
3. Gemi Adamının Gemiyi Satış Hakkı
Gemi adamı, alacağını tahsil edememesi halinde, kanuni rehin hakkını kullanarak geminin satılmasını talep edebilir. Ancak, bu hususta bazı sınırlamalar vardır:
- Gemi işletilmesi malik (sahip) tarafından haksız bir şekilde yapılıyorsa ve
- Alacaklıların kötü niyetli oldukları durumlarda,
Malik, geminin satışını engelleyebilir. Örneğin, kira sözleşmesinin sona ermesine rağmen kiracının gemiyi iade etmemesi ve gemi adamının bu durumu bilerek gemide çalışmaya devam etmesi halinde, işletme malik açısından hukuken haksız kabul edilir ve gemi adamı da kötü niyetli sayılır.
Sonuç olarak, gemi adamının kanundan doğan rehin hakkı, gemi sahibi veya işleteni ile gemi adamı arasındaki ilişkide adil ve yasal bir denge kurmayı amaçlayan temel bir koruma mekanizmasıdır. Bu hak, gemi adamlarının alacaklarını güvence altına alırken, aynı zamanda gemi sahibi ile üçüncü kişiler arasındaki hukuki ilişkileri de düzenlemektedir.
GEMİ ADAMI HAKLARI NELERDİR?
854 sayılı Deniz İş Kanunu, denizlerde, göllerde ve akarsularda Türk bayrağı taşıyan gemilerde hizmet akdiyle çalışan gemi adamları ile işverenleri kapsayan özel bir düzenlemedir. Bu kanun, gemi adamlarının çalışma koşullarını ve haklarını belirleyerek, deniz iş hukukunun temelini oluşturur.
1. Gemi Adamının Günlük ve Haftalık Çalışma Süresi
Gemi adamlarının günlük çalışma süresi 8 saat, haftalık çalışma süresi ise 48 saattir. Haftalık çalışma süresi, haftada çalışılan gün sayısına eşit şekilde bölünerek günlük çalışma süresi hesaplanır. Örneğin, haftada 5 gün çalışan bir gemi adamı için günlük çalışma süresi 9,6 saat olarak kabul edilir.
2. Gemi Adamının Haftalık Tatil Hakkı
Haftalık çalışma süresini tamamlayan gemi adamı, haftanın geri kalan günlerinde hafta tatili hakkına sahiptir. Ancak, liman hizmeti ve şehir hattı gemilerinde gemi adamları haftada 6 günden fazla çalıştırılamaz. Haftalık tatil hakkı, gemi adamlarının dinlenme ve iyileşme ihtiyaçlarını karşılamak üzere korunan temel haklardandır.
3. Gemi Adamının Ücretli Tatil Hakkı
Hafta tatilinde çalışmayan gemi adamına, herhangi bir iş karşılığı olmaksızın o günün bir günlük ücret tutarı ödenir. Hafta tatilinde çalışan gemi adamı ise, çalıştığı günün karşılığı olan ücretini en az %25 zamlı olarak alır.
4. Gemi Adamının Ücretsiz Yol İzni
Gemi adamlarına tanınan haklardan biri de, 7 güne kadar ücretsiz yol izni kullanabilme imkanıdır. Bu izin, gemi adamlarının aile ve kişisel ihtiyaçları için önem arz etmektedir.
5. Gemi Adamının Yıllık Ücretli İzin Hakkı
Aynı işveren veya gemide en az 6 ay çalışan gemi adamı, yıllık ücretli izin hakkı elde eder. Bu izin süresi, 6 aydan 1 yıla kadar olan hizmetlerde en az 15 gün, 1 yıl ve üzeri hizmetlerde ise en az 1 ay olarak belirlenmiştir.
6. Gemi Adamının İş Sözleşmesi Fesih Hakkı
İş sözleşmesinin işveren tarafından kötü niyetle feshedildiği tespit edilirse, gemi adamına ücretinin 3 katı tutarında tazminat ödenir. Ayrıca, fesih bildirim süresi, işverenin veya gemi adamının hareketin gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren 6 iş günü olarak düzenlenmiştir.
7. Gemi Adamının Sosyal Güvenlik Hakları
Gemi adamı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca sosyal güvenlik kapsamındadır. İşveren, gemi adamını çalıştırmaya başlamadan önce işe giriş bildirgesini Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) elektronik ortamda bildirmekle yükümlüdür. Aynı şekilde, iş akdinin sona ermesi halinde de işten çıkış bildirgesi 10 gün içinde SGK’ya verilmelidir.
- Gemi adamının sigortalı olarak çalışması zorunludur. Sigortasız çalıştırmak, hem idari para cezasına hem de ceza hukuku bakımından yaptırımlara neden olabilir.
- İşveren, gemi adamının aylık sigorta primlerini eksiksiz ve düzenli olarak SGK’ya bildirmek ve ödemekle yükümlüdür. Bu primler hem emeklilik hem de sağlık güvencesi açısından temel oluşturur.
- İş akdinin sona ermesi halinde işveren, SGK işten çıkış kodunu doğru bildirmelidir. Özellikle kıdem ve ihbar tazminatı gibi hakların doğup doğmadığı, bildirgede belirtilen çıkış koduna göre SGK ve iş mahkemeleri tarafından değerlendirilir.
- İşten çıkış kodunun gerçeğe aykırı verilmesi, gemi adamının işsizlik sigortası haklarını kullanamamasına neden olabileceği gibi, ileride açılacak davalarda işvereni tazminat sorumluluğu altına sokabilir.
Gemi adamının sosyal güvenlik hakkının ihlali halinde, SGK’ya şikayette bulunulabileceği gibi, işverene karşı alacak ve tazminat davası açılması da mümkündür. Ayrıca, sigorta primlerinin eksik ya da hiç ödenmemesi halinde hizmet tespiti davası yoluyla eksik hizmet sürelerinin tespiti ve kuruma bildirimi talep edilebilir.
8. Diğer Önemli Gemi Adamı Hakları
- Gemi adamının ana ve babasının ölümü halinde 2 gün, evlenmesi durumunda ise 3 gün ücretli izin verilmesi,
- Süresi belirsiz iş sözleşmelerinin en az 6 ay geçmeden feshedilememesi,
- İşverenin, gemi adamının talebi üzerine avans verme yükümlülüğü bulunması,
9 veya daha fazla gemi adamı çalıştıran işverenlerin, ücret ödemelerini banka kanalıyla yapma zorunluluğu.
Sonuç olarak, 854 sayılı Deniz İş Kanunu, gemi adamlarının haklarını koruyarak çalışma koşullarını düzenlemekte; bu sayede gemi adamlarının çalışma ortamlarının güvenli, adil ve insan onuruna uygun olması sağlanmaktadır. Hem gemi adamlarının hem de işverenlerin, bu yasal düzenlemelere uygun hareket etmeleri iş barışının ve sektördeki sürdürülebilirliğin temelini teşkil eder.
TÜRK BAYRAKLI VE YABANCI BAYRAKLI GEMİLERDE GEMİ ADAMLARININ HAKLARI
Türk bayraklı ve yabancı bayraklı gemilerde çalışan gemi adamlarının hakları, tabi oldukları yasal düzenlemeler ve çalışma koşulları bakımından farklılık göstermektedir. Türk bayraklı gemilerde görev yapan gemi adamlarının hakları, 854 sayılı Deniz İş Kanunu kapsamında kapsamlı şekilde düzenlenmiş olup, işçilik alacakları ve sosyal hakları koruma altına alınmıştır.
Öte yandan, yabancı bayraklı gemilerde çalışan gemi adamlarının hakları, genellikle taraflar arasında akdedilen sözleşmeler ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri doğrultusunda belirlenmektedir. Bu nedenle, gemi adamlarının çalışma koşulları ve haklarının belirlenmesinde, geminin bayrak statüsü ve uygulanan hukuki çerçeve önemli bir rol oynamaktadır.
1. Türk Bayraklı Gemilerde Gemi Adamlarının İşçilik Alacakları
Türk bayraklı gemilerde çalışan gemi adamlarının işçilik alacakları, gemi adamının Türk vatandaşı ya da yabancı uyruklu olması önem arz etmeksizin 854 sayılı Deniz İş Kanunu ve ilgili mevzuat kapsamında düzenlenmiş olup, başlıca şunlardır:
- Maaş Alacağı: Gemi adamlarının belirlenen dönemlerde aldıkları temel ücretlerdir. Gemi adamı ücret ödemesini yurtiçinden alabileceği gibi maaşını yurtdışından alması da mümkündür.
- Fazla Mesai Alacağı: Gemi adamlarının, normal çalışma saatleri dışında yaptıkları çalışmalar karşılığında hak ettikleri ücretlerdir.
- Yıllık İzin Alacağı: Yıllık ücretli izin süreleri boyunca gemi adamlarına ödenen ücretlerdir.
- Hafta Tatili Alacağı: Haftalık dinlenme günlerinde çalışılması halinde ödenmesi gereken ücretlerdir.
- Genel Tatil Alacağı: Resmi tatil günlerinde çalışılması durumunda talep edilen ücretlerdir.
Bunlara ek olarak, Türk bayraklı gemilerde çalışan gemi adamları, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı gibi sosyal haklardan da yararlanırlar.
2. Yabancı Bayraklı Gemilerde Gemi Adamlarının Hakları
Yabancı bayraklı gemilerde çalışan gemi adamları, genellikle donatan, armatör veya kaptan ile yapılan sözleşmelerle istihdam edilirler. Bu sözleşmeler, geminin adı, sefer süresi, görev tanımı ve ücret gibi unsurları içermektedir.
Yabancı bayraklı gemilerde çalışan gemi adamlarının hakları ve alacakları ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabiidir. Dolayısıyla, çalışma koşulları ve alacakları, Türk bayraklı gemilerdeki çalışanlardan farklılık gösterebilir.
Bu nedenle, yabancı bayraklı gemilerde gemi adamı hakları; taraflar arasındaki sözleşmeler ve uygulanan ulusal veya uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde belirlenmektedir.
Sonuç olarak, Türk bayraklı gemilerdeki gemi adamları, Deniz İş Kanunu ve ilgili sosyal haklar kapsamında geniş korumalara sahipken; yabancı bayraklı gemilerde çalışanların hakları, daha çok sözleşme esaslı olup, farklı hukuk düzenlemelerine tabi olabilmektedir. Bu durum, gemi adamlarının çalışma koşulları ve haklarının belirlenmesinde önemli bir farklılık teşkil etmektedir.
DENİZ İŞ HUKUKU KAPSAMINDA GEMİ ADAMLARININ ÇALIŞMA SÜRELERİ
Gemi, sadece bir işyeri olmanın ötesinde, aynı zamanda gemi adamları için bir yaşam alanıdır. Bu durum, gemideki işin niteliği ile gemi adamlarının sefer sürelerinin diğer işçilerden farklılaşmasını zorunlu kılar. Gemi adamları, seferlerin uzunluğuna bağlı olarak gemide uzun süreler geçirir ve istedikleri zaman dinlenme imkanına sahip değildirler. Bu husus, Deniz İş Hukuku kapsamında gemi adamlarının çalışma sürelerinin özel olarak düzenlenmesini gerektirir.
Gemi Adamlarının Çalışma Süreleri
Gemi adamlarının çalışma süreleri, geminin sefer süresi ve işlerin gereksinimleri doğrultusunda belirlenir. Bu süreler, 854 sayılı Deniz İş Kanunu ve ilgili yönetmelikler çerçevesinde düzenlenmekte olup, gemi adamlarının iş sözleşmeleri ile desteklenir.
a) Gemi Adamının Normal Çalışma Süreleri
Gemi adamının normal çalışma süresi, iş başında ve vardiyada geçirdiği süreyi ifade etmektedir. 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 26/1. maddesi uyarınca, çalışma süresi haftanın iş günlerine eşit olarak bölünmek üzere günde 8 saat, haftada toplam 48 saat olarak belirlenmiştir. Bu süre haftanın iş günlerine eşit şekilde dağıtılırken, gece ve gündüz ayrımı yapılmamaktadır.
Bununla birlikte, gemi adamının gemide bulunmasına rağmen iş başında vardiya tutmadığı, serbestçe hareket edebildiği süreler çalışma süresine dahil edilmez. Yargıtay kararları da, gemi adamının gemide geçirdiği tüm sürenin değil, yalnızca fiilen işte bulunduğu sürenin çalışma süresi olarak dikkate alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Aksi takdirde, gemi adamının sürekli 24 saat çalışma yükümlülüğü altında olması, insan doğasına aykırı kabul edilmektedir.
Çalışma süresi, sadece fiilen çalışılan saatleri değil, aynı zamanda kanunen çalışılmış sayılan varsayılan süreleri de kapsar. Ancak, Deniz İş Kanunu’nda, Türk İş Kanunu’nun 66. maddesinde yer alan farazi çalışma süreleriyle ilgili açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Sadece hafta tatili ile ilgili hükümler kapsamında, evlenme, ölüm, hekim raporu gibi nedenlerle verilen izinlerin çalışılmış günler olarak kabul edileceği belirtilmiştir.
b) Normal Çalışma Süresi Dışında Tutulan Gemi Adamları
854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca, bazı gemi adamları, kanunun çalışma sürelerine ilişkin hükümlerine tabi değildir. Bu kapsamda yer alan kişiler şunlardır:
- Birden fazla kaptanın bulunduğu gemilerde birinci kaptan veya kılavuz kaptanlar,
- Birden fazla makinistin bulunduğu gemilerde baş makinist,
- Sağlık memurları, doktorlar, hemşireler ve hastabakıcılar,
- Kurtarma gemilerinde çalışan ve asli görevi can, mal ve gemi kurtarmak olan gemi adamları,
- Gemide kendi nam ve hesabına çalışanlar.
Bu kişilerin görevleri farklılık gösterse de, deniz iş hukukunda donatanın ardından en önemli kişi olan kaptanın, teknik ve hukuki açıdan diğer gemi adamlarından farklı bir statüsü bulunmaktadır. Kaptanın yetkileri, geminin seyri sırasında her an görev başında kullanılmakta olup, bu nedenle kaptan ve baş makinist, haftalık 48 saatlik ve günlük 8 saatlik normal çalışma süresi sınırlarına tabi tutulmamaktadırlar.
Gemi Adamlarının Dinlenme Zamanları
Gemi adamlarının dinlenme süreleri, sefer planı ve Deniz İş Hukuku’nun öngördüğü kurallara uygun olarak belirlenir. Gemi adamlarına yeterli dinlenme imkanı sağlanması, hem iş sağlığı hem de verimlilik açısından büyük önem taşır.
- Haftalık dinlenme süresi: Gemi adamlarına haftada en az 24 saat kesintisiz dinlenme hakkı tanınmıştır. Bu süre, genellikle haftalık çalışma süresinin sonunda verilir.
- Günlük dinlenme süresi: Deniz İş Kanunu’nda günlük dinlenme süresiyle ilgili spesifik bir süre açıkça belirtilmemekle birlikte, çalışma ve dinlenme süreleri dengeli şekilde düzenlenmek zorundadır.
- Ayrıca, Deniz İş Kanunu’nun 26. maddesine göre, haftalık çalışma süresi 48 saati aşmamalıdır ve bu süre haftanın iş günlerine eşit olarak dağıtılırken, dinlenme sürelerinin de gözetilmesi gerekmektedir.
Özetle, gemi adamlarına haftada en az 24 saat kesintisiz dinlenme süresi verilmesi zorunludur. Bunun dışında, çalışma süreleri ve dinlenme zamanları geminin sefer planı ve işin niteliğine göre düzenlenir.
İşverenin Yönetim Yetkisi
İşveren, gemide işleyişi düzenleme ve çalışma sürelerini belirleme konusunda yetkili olmakla birlikte, bu yetkisini Deniz İş Kanunu ve ilgili mevzuatın sınırları içinde kullanmak zorundadır. Böylece, gemi adamlarının hakları ve çalışma koşulları güvence altına alınır.
Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Gemi adamlarının çalışma şartları, iş sağlığı ve güvenliği açısından kritik öneme sahiptir. İşverenlerin, gemi adamlarının haklarına ve sağlıklarına gereken özeni göstermeleri, Deniz İş Hukuku’nun belirlediği çalışma düzenine uygun hareket etmeleri gerekmektedir. Ayrıca, çalışma sürelerinin planlanması ve denetlenmesi, gemide güvenli çalışma ortamının oluşturulması açısından hayati önem taşır.
DENİZ İŞ KANUNU UYARINCA GEMİ ADAMININ FAZLA MESAİ DÜZENLEMESİ
Deniz İş Kanunu’na göre, gemi adamının iş süresi günde 8 ve haftada 48 saattir. Belirlenen normal çalışma sürelerinin aşılması halinde yapılan çalışmalar fazla mesai olarak kabul edilir. İş Kanunu’nda fazla mesainin üretimin artırılması, ülkenin genel yararları veya işin niteliği gibi gerekçelerle yapılması gerektiği belirtilirken, Deniz İş Kanunu’nda bu tür gerekçelere dair özel bir hüküm bulunmamaktadır.
1. Gemi Adamının Fazla Mesai Ücreti
İş Kanunu’nda fazla mesai ücreti genellikle normal saat ücretinin %50 fazlası olarak hesaplanırken, Deniz İş Kanunu’nda fazla mesai karşılığı normal çalışma ücretinin saat başı miktarının %25 artırılması şeklindedir. Yani, her fazla çalışma saati için ödenecek ücret normal ücretin %25 fazlası olarak belirlenmiştir. Fazla mesai ücretleri, gemiadamının hizmet akdinde belirtilen zaman, yer ve devrelerde işveren tarafından tam ve eksiksiz olarak ödenmelidir.
Yargıtay uygulamasında, “hakkaniyet indirimi” adı verilen bir yöntem vardır. Bu yöntemle, gemiadamının uzun süreler aynı şartlarda çalışması normal görülmez; izinli, raporlu veya mazeretli günler çalışma süresinden düşürülür.
2. Gemi Adamının Fazla Mesaisinin Belgelenmesi
İşveren veya işveren vekili, gemiadamının vardiyalarını, yemek ve dinlenme sürelerini gösteren bir çizelgeyi, gemiadamlarının görebileceği bir yere asmak zorundadır.
İşveren veya işveren vekili, Deniz İş Kanunu’na göre fazla mesai çalışmalarını belgelemek amacıyla noterden onaylı ayrı bir defter tutmakla yükümlüdür. Bu defterde, fazla çalışma yapılan günler, zam oranları ve gemiadamının hak ettiği fazla çalışma ücretleri kayıt altına alınmalıdır. Defter ve diğer belgeler fazla çalışmanın delili olarak kabul edilir.
İşveren veya vekilinin defteri tutmaması, gemiadamının fazla mesai iddialarını geçersiz kılmaz. Gemi jurnali, bordro, tanık beyanları gibi delillerle fazla çalışma kanıtlanabilir. Ancak gemiadamı defteri imzalamışsa ve herhangi bir kayıt düşmemişse, o defterde yazılı fazla çalışma saatlerinin dışındaki taleplerini ispatlayamaz.
3. Fazla Mesai Kapsamına Girmeyen Durumlar
Deniz İş Kanunu’nda ve 180 numaralı ILO Sözleşmesi’nde belirlenen durumlar fazla mesai kapsamında sayılmaz. Bunlar şunlardır:
- Geminin ve mürettebatın güvenliği için kaptanın zorunlu gördüğü işler,
- Gümrük, karantina ve diğer sağlıkla ilgili formaliteler,
- Yangın söndürme, gemiyi terk etme, denizde çatışma, denizden adam kurtarma ve savunma talimatları.
Bu durumlarda yapılan çalışmalar, normal çalışma saatleri dışında olsa bile fazla mesai olarak değerlendirilmez ve gemiadamlarının bu çalışmaları reddetme hakkı yoktur.
4. Fazla Mesai Ücretinin İş Sözleşmelerine Dahil Edilmesi
Deniz İş Hukuku kapsamında, fazla çalışma ücretlerinin iş sözleşmelerine dahil edilmesi mümkündür. Ancak bu uygulamanın belirli sınırlar içinde olması gerekir. Uluslararası standartlar ve AB direktifleri doğrultusunda belirlenen bu sınırlar, gemi adamının sağlığını, güvenliğini ve haklarını koruma açısından önem arz eder.
5. Deniz İş Kanunu Uyarınca Fazla Mesainin Özellikleri ve Acil Durumlar
Gemi adamlarının dinlenme sürelerinin gemide geçmesi ve serbest zamanlarının sınırlı olması nedeniyle fazla mesainin karşılığının ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, geminin seyri sırasında veya limanda karşılaşılan acil durumlar fazla çalışma gerektirebilir ve bu durumlarda fazla mesai ödemeleri yapılabilir.
GEMİ ADAMI İŞ SÖZLEŞMESİNİN HAKLI SEBEPLE FESHİ
Gemi adamı iş sözleşmesi, belirli şartlar altında bildirimsiz olarak feshedilebilir. Bu durumda gemi adamı hakları Deniz İş Hukuku kapsamında korunur.
- Ücretin Ödenmemesi: İşverenin, kanun hükümleri veya hizmet sözleşmesi gereği ücreti ödememesi durumunda gemi adamı deniz iş sözleşmesini fesih hakkına sahiptir.
- Kanuna Aykırı Davranışlar: İşverenin veya işveren vekilinin, gemi adamına karşı kanuna, hizmet sözleşmelerine veya iş şartlarına aykırı davranması ve gemi adamı haklarını ihlal etmesi durumunda gemi adamı sözleşmeyi bildirimsiz olarak feshedebilir.
- Denizcilik Kurallarına Aykırı Davranışlar: İşverenin veya işveren vekilinin gemi adamına karşı denizcilik kurallarına veya ahlak ve adaba aykırı davranışlarda (hakaret, dolandırıcılık vb.) bulunması halinde de gemi adamı sözleşmeyi bildirimsiz olarak sonlandırabilir.
Deniz İş Kanunu’nun 14. maddesi, işveren ve işveren vekiline bildirimsiz fesih hakkı tanıyan bazı durumları içermektedir. Bu durumlar şunlardır:
- Uzun Süreli Seferden Kaldırılma: Geminin herhangi bir nedenle 30 günden fazla bir süre seferden kaldırılması durumunda iş sözleşmesi bildirimsiz ve tazminatsız olarak sonlandırılabilir.
- Hastalık veya Sakatlık: Gemi adamının herhangi bir nedenle sürekli olarak gemide çalışmasını engelleyen bir hastalığa veya sakatlığa uğraması durumunda iş sözleşmesi bildirimsiz ve tazminatsız olarak sonlandırılabilir.
Bildirimli fesih gibi, bildirimsiz fesih de Deniz İş Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca hüküm ve sonuçlarını doğuracaktır. İşveren veya işveren vekili, iş sözleşmesini feshettiğinde feshin sebeplerini gemi adamına yazılı olarak bildirmek ve gemi adamı haklarını korumak zorundadır. Eğer bildirim imkanı yoksa, durum bir tutanakla tespit edilir.
İŞ SÖZLEŞMESİN FESHİ HALİNDE GEMİ ADAMININ YURDA İADE HAKKI
İş sözleşmesinin feshi halinde gemi adamının yurda iade hakkı, hizmet sözleşmesinin haklı bir nedenle sona erdirilmesi sonrasında gemi adamının bağlı bulunduğu geminin limanına kadar geri dönmesini ve bu yolculuk süresince ortaya çıkan tüm masrafların işveren tarafından karşılanmasını ifade eder. Bu yükümlülük tamamen işverenin sorumluluğundadır. Deniz İş Kanunu yürürlüğe girmeden önce, bu hak yalnızca kaptanlara tanınmışken, günümüzde bu hak tüm gemi adamları için geçerli hale getirilmiştir.
Yurda iade kavramı daha çok yurtdışındaki seyahatler bağlamında kullanılsa da, Deniz İş Kanunu’nun 23. maddesi, hizmet sözleşmesinin herhangi bir Türk limanında sona erdirilmesi halinde gemi adamının yurtiçinde iade edilmesi zorunluluğunu açıkça düzenlemektedir. Bu düzenleme, işverenin gemi adamını işten çıkarması ya da sözleşmenin sona ermesi durumunda, gemi adamının yurt içindeki iade sürecini ve işverenin sorumluluklarını kapsamaktadır.
ÜCRETİ ÖDENMEYEN GEMİ ADAMI NE YAPMALIDIR?
Gemi adamlarının ücret alacakları, hem iş hukuku hem de deniz iş hukuku bakımından temel haklardan biridir. Ücretin ödenmemesi, işverenin temel yükümlülüğünü ihlal etmesi anlamına geldiğinden, gemi adamına çeşitli hukuki başvuru yolları tanınmıştır. 854 sayılı Deniz İş Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ve ilgili uluslararası denizcilik düzenlemeleri çerçevesinde gemi adamının hak arama yolları aşağıda açıklanmaktadır
1. Arabuluculuğa Başvuru (Zorunlu Dava Şartı)
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca, işçi ve işveren uyuşmazlıklarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru zorunludur. Bu kural, Deniz İş Kanunu kapsamında çalışan gemi adamları için de geçerlidir. Dolayısıyla, ücreti ödenmeyen bir gemi adamı, dava açmadan önce arabulucuya başvurarak uyuşmazlığın çözülmesini talep etmek zorundadır.
- Arabuluculuk görüşmeleri sonunda taraflar anlaşmaya varırsa, bu anlaşma belgesi mahkeme kararı niteliğinde olur ve doğrudan icraya konulabilir.
- Taraflar anlaşamazsa, bu durum tutanağa bağlanır ve gemi adamı bu tutanağı dava dilekçesine ekleyerek yargı yoluna başvurabilir.
2. Yargı Yolu ve Mahkemelerin Görev-Yetki Kriterleri
Gemi adamının alacak davası açabilmesi için arabuluculuk sürecinin sona ermesi gerekir. Bundan sonra izlenecek yargı yolu, geminin taşıdığı bayrak ve faaliyet gösterdiği coğrafi alan gibi unsurlara göre değişiklik gösterir:
a) Türk Bayraklı Gemilerde Yetkili Mahkeme
Türk bayraklı bir gemide çalışan gemi adamı ile işveren arasında doğan uyuşmazlık, Deniz İş Kanunu kapsamında değerlendirilir. Bu durumda, görevli mahkeme iş mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise, kural olarak davalının yerleşim yeri veya işin yapıldığı yer mahkemesidir (HMK m.6, 9).
b) Yabancı Bayraklı Gemilerde Yetkili Mahkeme
Geminin yabancı bayrak taşıması halinde, uyuşmazlığın çözümünde şu ihtimaller söz konusu olur:
Geminin Yabancı Bayraklı Olması ve Yabancı Sularda Faaliyet Göstermesi: Bu durumda, ilke olarak bayrak devletinin hukuku uygulanır. Gemi adamı, yabancı ülkedeki yetkili yargı mercilerine başvurmak durumunda kalabilir.
Yabancı Bayraklı Geminin Türkiye’de Faaliyet Göstermesi: Eğer gemi Türkiye’de sürekli veya geçici faaliyet yürütüyorsa, işletenin Türkiye’de irtibat ofisi, yabancı şirket şubesi, yabancı olarak taşınmaz edinimi gibi bağları bulunuyorsa bu durumda Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri çerçevesinde işlem yapılabilir. Gemi adamı alacağını Türkiye’de dava konusu edebilir. Görevli mahkeme bu durumda asliye hukuk mahkemesidir, zira iş mahkemelerinin görev alanı dışında kalmaktadır.
3. Talep Edilebilecek Alacak Kalemleri
Gemi adamı, aşağıda belirtilen alacak kalemleri için dava açabilir:
- Ödenmeyen ücret alacakları
- Kıdem tazminatı (en az 1 yıl çalışmışsa ve haklı nedenle fesih söz konusuysa)
- İhbar tazminatı (önel süresine uyulmadan yapılan fesihlerde)
- Fazla mesai ücreti, resmi tatil çalışmaları, gece çalışmaları gibi işçilik alacakları
- Yıllık izin ücreti (kullanılmamışsa)
- Uğradığı maddi/manevi zararlar (uygunsa)
Bu alacaklar hem fesih öncesi hem de fesih sonrasındaki dönemler için hesaplanabilir.
4. İstinaf ve Temyiz Süreçleri
İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı, yasal süresi içerisinde bölge adliye mahkemesine (istinaf) başvuru yapılabilir (HMK m.341). Bölge adliye mahkemesi kararından sonra kararın temyizi de mümkündür (eğer dava değeri sınırları içindeyse). Ancak temyiz merci, iş davalarında istinafla sınırlı olabilir; bu durumda istinaf kararıyla hüküm kesinleşmiş sayılır.
5. İcra Takibi ve Alacağın Tahsili
Mahkeme kararı kesinleştikten sonra, gemi adamı İcra ve İflas Kanunu uyarınca alacağın tahsili amacıyla ilamlı icra takibi başlatabilir. Takip, işverenin;
- Türkiye’deki banka hesaplarına,
- Gemiye,
- Gemi üzerindeki donatıya,
- İşverenin diğer taşınmaz ve taşınır malvarlıklarına yöneltilebilir.
İcra sürecinde ihtiyati haciz ya da menfi tespit davası gibi özel usuller de söz konusu olabilir.
Gemi adamı ücretinin ödenmemesi, gemi adamı açısından ciddi bir hak ihlali olup, hem iş sözleşmesinin feshini haklı kılabilir hem de maddi kayıplara neden olabilir. Gemi adamı, öncelikle arabuluculuk süreciyle hakkını aramalı, uzlaşma sağlanamazsa ilgili yargı yoluna başvurarak alacaklarını talep etmelidir.
Uyuşmazlığın niteliği ve geminin statüsüne göre görevli ve yetkili mahkeme belirlenir. Yargılama süreci tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra icra süreci başlatılarak ücretin tahsili mümkündür. Bu süreçte, deniz iş hukuku alanında uzman bir avukatla çalışılması ve hukuki destek alınması, hem usul hatalarının önlenmesi hem de sürecin etkin yönetimi bakımından büyük önem taşır.
DENİZ İŞ HUKUKUNDA İŞE İADE DAVASI VAR MIDIR?
Deniz iş hukukunda iş kanununda bulunan “işe iade” kavramı doğrudan düzenlenmemiştir. Bu nedenle, gemi adamının iş sözleşmesi haksız bir şekilde feshedilse bile işe iade davası açma hakkı bulunmamaktadır. Bunun yerine, gemi adamı, işçilik alacaklarını dava açarak talep edebilir ve işverenin kötüniyetli fesih yaptığını ispatlarsa 854 sayılı Deniz İş Kanunu kapsamında tazminat alma hakkına sahiptir.
Gemi adamı, işverenin iş sözleşmesini kötü niyetle feshettiğini kanıtlayabilirse, bu durumda 3 aya kadar tazminat talep edebilir. Bu tazminat, gemi adamının iş sözleşmesinin haksız yere feshedilmesinden kaynaklanan maddi kayıplarını telafi etmeye yöneliktir ve 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun ilgili maddelerine göre belirlenir.
Ancak, gemi adamının işe iade davası açma hakkı olmaması, işverenin iş sözleşmesini sonlandırma sürecinde gemi adamı haklarını koruma ve kanıtlama yükümlülüğünü azaltmaz. Gemi adamı, işverenin haksız fesih yaptığını kanıtlamak için gerekli delilleri sunabilir ve yasal süreçte haklarını arayabilir.
Sonuç olarak, deniz iş hukukunda işe iade kavramı bulunmamakla birlikte, gemi adamı haksız bir şekilde işten çıkarıldığında işçilik alacaklarını talep edebilir ve işverenin kötü niyetli fesih yaptığını kanıtlarsa belirli bir tazminat alma hakkına sahiptir. Gemi adamlarının deniz iş hukukuyla ilgili gemi adamı haklarını ve yükümlülüklerini tam olarak anlamaları ve gerektiğinde yasal desteğe başvurmaları önemlidir.
İŞ KAZASI DURUMUNDA GEMİ ADAMININ YASAL HAKLARI NELERDİR?
Deniz iş hukuku özel bir alan olarak, gemi adamlarının çalışma koşulları ve karşılaşabilecekleri riskler açısından özgün düzenlemelere tabidir. Gemi adamlarının çalışma ortamları, deniz şartlarının zorluğu ve sürekli hareket halindeki gemilerde bulunmaları nedeniyle iş kazalarına maruz kalma riski yüksektir. Bu nedenle, gemide iş kazası yaşanması halinde gemi adamının sahip olduğu yasal haklar kapsamlı şekilde düzenlenmiştir.
1. İş Kazasının Tanımı ve Bildirimi
İş kazası, gemi adamının işini yaparken veya iş ile bağlantılı olarak meydana gelen, beden veya ruh sağlığını etkileyen ani ve beklenmedik olaydır. Gemi adamının, iş kazası anında durumun derhal işverene bildirilmesi zorunludur. İşverenin ise kazayı 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Deniz İş Kanunu hükümleri uyarınca ilgili kamu kurumlarına zamanında ve doğru şekilde bildirmesi gerekmektedir. Bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi durumunda işveren, hukuki yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir ve gemi adamının tazminat talebi güçlenir.
2. İş Kazası Durumunda Gemi Adamının Sosyal Güvenlik Kapsamındaki Hakları
İş kazası halinde gemi adamı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında iş kazası sigortasından faydalanma hakkına sahiptir. Bu kapsamda, kazanın gerçekleştiği tarihten itibaren ücretsiz sağlık hizmetlerinden yararlanma, iş göremezlik ödeneği alma ve malullük hakkı elde etme imkanına sahiptir. İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumu ortaya çıkarsa, gemi adamı kısmi veya tam malullük aylığı talebinde bulunabilir. Ölüm halinde ise kanuni mirasçılarına ölüm geliri ve cenaze yardımı ödenir.
3. İş Kazası Durumunda Gemi Adamının Tedavi ve Rehabilitasyon Hakkı
Gemi adamının iş kazası nedeniyle ihtiyaç duyduğu her türlü tıbbi müdahale, tedavi ve rehabilitasyon masrafları işveren veya sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanır. İşverenin, iş kazasına bağlı sağlık sorunlarının giderilmesi için gerekli tedbirleri alması, tedavi süreçlerini takip etmesi zorunludur. İş kazası sonrası rehabilitasyon, gemi adamının iş gücünü kazanması açısından hayati önem taşır ve bu süreçlerde işverenin sorumluluğu devam eder.
4. İş Güvencesi ve İşten Çıkarma Yasağı
Deniz İş Kanunu ve genel iş hukuku ilkeleri çerçevesinde, iş kazası geçiren gemi adamının işten çıkarılması özel bir koruma altındadır. İş kazası sonucu geçici veya sürekli iş göremezlik nedeniyle işveren, gemi adamını haksız yere işten çıkaramaz. İş sözleşmesinin bu gerekçelerle feshedilmesi halinde, işverenin fesih hakkı kısıtlanmış olup, iş kazası nedeniyle iş sözleşmesi feshedilen gemi adamı Deniz İş Kanunu’ndan kaynaklanan tazminat ve diğer haklarını talep etme imkanına sahiptir.
5. İş Kazasında Gemi Adamının Maddi ve Manevi Tazminat Hakkı
İş kazasının işverenin kusurundan kaynaklanması durumunda, gemi adamı veya hak sahipleri işveren aleyhine maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilirler. Maddi tazminat, uğranılan gelir kaybı, tedavi masrafları ve diğer zararları kapsarken, manevi tazminat ise yaşanan acı, ızdırap ve kişilik haklarının ihlali nedeniyle talep edilir. Tazminat talepleri, Deniz İş Kanunu, Borçlar Kanunu ve ilgili yargı içtihatları doğrultusunda şekillenir.
6. İş Kazası Sonrası Gemi Adamı Haklarının Korunması ve Hukuki Süreç
Gemi adamının iş kazası sonrası yasal haklarını koruyabilmesi için hukuki süreçleri takip etmesi gerekir. Bu kapsamda, kazanın tespiti, SGK’ya bildirim, sağlık raporlarının temini ve iş kazasına ilişkin delillerin toplanması önemlidir. Gemi adamı, işverenin yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde tazminat ve diğer haklarını talep etmek üzere yargı mercilerine başvurabilir. Bu süreçte uzman deniz iş hukuku avukatlarından hukuki destek alınması, hak kayıplarının önlenmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Sonuç olarak, gemide iş kazası durumunda gemi adamının yasal hakları; sağlık hizmetleri, sosyal güvenlik kapsamındaki destekler, iş güvencesi, tazminat talepleri ve hukuki süreçler bakımından geniş ve kapsamlıdır. İşverenlerin bu yükümlülüklere eksiksiz uyması ve gemi adamlarının haklarını etkin biçimde kullanabilmeleri deniz iş hukukunun temel amaçları arasında yer almaktadır.
GEMİ ADAMI HAKLARI VE İŞVEREN HAKLARININ KORUNMASI İÇİN DENİZ HUKUKU BÜROLARI İLE ÇALIŞMANIN ÖNEMİ
Deniz hukuku büroları ile çalışmak, denizcilik sektöründe faaliyet gösteren ticari işletmeler ve bireyler için son derece önemlidir. Çünkü deniz iş hukuku, kendi özel kanun ve mevzuatı olan bir dal olarak kabul edilir. Bu alanda hukuki süreçleri etkin bir şekilde yönetmek ve hakları korumak için teknik bilgi ve deneyime ihtiyaç vardır.
- Özel Kanun ve Mevzuat Bilgisi: Deniz iş hukuku, kendi özel kanun ve mevzuatlarıyla düzenlenen bir hukuk dalıdır. Bu nedenle, denizcilik sektöründe faaliyet gösteren işletmeler ve gemi personeli için, bu mevzuata hâkim deneyimli deniz hukuku bürolarıyla çalışmak zaruridir. Uzmanlar, müvekkillerini mevzuata uygun şekilde yönlendirir ve hukuki süreçleri etkin biçimde yönetir.
- Teknik Bilgi ve Deneyim Gerekliliği: Deniz hukuku, sektöre özgü karmaşık teknik detaylar içerir. Bu alanda uzmanlaşmış avukatlar ve danışmanlar, denizcilik sektörüne ait özel terminoloji ve uygulamaları bilir. Böylece, müvekkillerine uygun ve etkili hukuki çözümler sunarlar.
- İş Hukuku ile Entegrasyon: Deniz hukuku, yalnızca sektöre özgü yasal düzenlemeleri değil, aynı zamanda genel iş hukuku prensiplerini de kapsar. Deniz hukuku büroları, gerektiğinde iş hukuku hükümlerini kıyasen uygulayarak müvekkillerine kapsamlı hizmet sunabilir.
- Uluslararası Hukuk Uzmanlığı: Denizcilik sektörü, uluslararası boyutta faaliyet göstermektedir. Bu nedenle deniz hukuku bürolarının uluslararası sözleşme hukuku, uluslararası ticaret hukuku ve deniz kazaları gibi alanlarda da uzmanlaşmış olması gerekir. Bu uzmanlık, müvekkillerin uluslararası hukuki ihtiyaçlarını karşılamak için önemlidir.
Deniz hukuku bürolarıyla çalışmak, denizcilik sektöründe faaliyet gösteren işletmeler ve bireyler için teknik bilgi, tecrübe ve uluslararası bakış açısı gerektiren özel bir alanda hukuki destek sağlar. Bu sayede, müvekkillerinin denizcilik sektörünün karmaşıklıklarına uygun, etkin ve güvenilir çözümler alması mümkün olur.
YASAL UYARI: Web sitemizde yer alan makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Orbay Çokgör’e aittir ve tüm makaleler elektronik imzalı zaman damgalı olarak hak sahipliğinin tescil edilmesi amacıyla yayınlanmaktadır. Sitemizdeki makalelerin, kaynak link vermeden kopyalanarak veya özetlenerek başka web sitelerinde yayınlanması durumunda, hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.