TÜRKİYE’DE EVLİLİK ŞARTLARI NELERDİR?
Evlilik, bireylerin yaşamında hem hukuki hem de sosyal sonuçlar doğuran temel bir kurumdur. Türkiye’de evlilik kurumu, Türk Medeni Kanunu çerçevesinde düzenlenmiş olup, geçerli bir evlenmenin gerçekleşebilmesi için kanunda öngörülen belirli şartların yerine getirilmesi zorunludur.
1. Evlilik Yaşı ve Mahkeme İzni
Türk Medeni Kanunu’nun 124. maddesi, Türkiye’de olağan evlenme yaşını düzenlemektedir. Kanunun 124/1. fıkrasına göre, “Erkek veya kadın on yedi yaşını doldurmadıkça evlenemez.” Dolayısıyla, Türkiye’de olağan evlenme yaşı 17 olarak belirlenmiş olup, bu yaşın altındaki bireylerin evlenmesi mümkün değildir. Bununla birlikte, ayırt etme gücüne sahip olmak kaydıyla, üst yaş sınırı bulunmamakta; yaşlı bireyler de evlenme hakkına sahiptir.
Aynı maddenin 124/2. fıkrasında ise hakim izniyle erken yaşta evlenme düzenlenmiştir:
“Ancak, hakim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple on altı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce anne ve baba veya vasi dinlenir.”
Bu hüküm uyarınca, 16 yaşını doldurmuş bireyler için olağanüstü durumlar veya pek önemli sebeplerin varlığı halinde, Aile Mahkemesi tarafından evlenme izni verilebilir. Mahkeme, karar öncesinde olanak dahilindeyse tarafın anne, baba veya vasisini dinler.
2. Türkiye’de Evliliğe Engel Durumlar
Türkiye’de evliliğin geçerli olabilmesi için bir diğer temel unsur, evlenmeye engel bir durumun bulunmamasıdır. Türk Medeni Kanunu’nda, evlenmeyi yasaklayan veya engelleyen çeşitli durumlar açıkça düzenlenmiştir.
Bu kapsamda;
- Halen evli olmak,
- Taraflar arasında üstsoy-altsoy veya kardeşlik ilişkisi bulunması,
- Evlat edinen ile evlatlık arasında evlenme girişiminde bulunulması,
evlenmeye mutlak engel teşkil etmektedir.
Bunun dışında, zihinsel veya bedensel engellilik gibi durumlar da kişinin evlenme ehliyetini etkileyebilir. Özellikle ayırt etme gücünden yoksun bireylerin yaptığı evlenmeler hukuken geçerli değildir ve mutlak butlan sonucunu doğurur.
3. Evlilik Yönünde Tarafların Rızası
Evlilik, karşılıklı ve özgür irade beyanına dayanan bir birlikteliktir. Bu nedenle, tarafların rızalarının serbestçe ve bilinçli şekilde açıklanması zorunludur. Rızanın baskı, tehdit, hata veya hile gibi sebeplerle sakatlanması halinde evlilik geçersiz sayılır ve iptal edilebilir. Türk hukukunda, zorla veya irade dışı gerçekleştirilen evlilikler kamu düzenine aykırı olup, hiçbir hukuki sonuç doğurmaz.
4. Resmi Nikah Zorunluluğu
Türkiye’de evliliğin geçerli olabilmesi için resmi nikah yapılması zorunludur. Evlilikler, belediyeler bünyesinde görev yapan evlendirme memurları tarafından gerçekleştirilen törenlerle hukuken geçerlilik kazanır. Bu süreçte, taraflardan kimlik belgeleri ve gerekli evraklar ibraz edilir, işlemin tamamlanmasının ardından evlilik cüzdanı düzenlenir.
Sadece dini tören veya gayriresmî yöntemlerle yapılan evlilikler, Türk hukuk düzeni bakımından hiçbir hukuki geçerliliğe sahip değildir. Bu tür birliktelikler, kanunen tanınmadığından, eşler arasında evlilikten kaynaklanan hak ve yükümlülükler doğurmaz.
Sonuç olarak, Türkiye’de evlilik kurumu; kamu düzeni, aile birliği ve bireylerin hukuki güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır. Evliliğin geçerli olabilmesi ver eşlerin birbirlerine mirasçı olabilmeleri için tarafların belirli yaşa ulaşmış olmaları, evlenmeye engel bir durumun bulunmaması, rızalarının serbestçe verilmesi ve resmi nikahın gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Bu şartlar, evlilik kurumunun hukuki meşruiyetini ve toplumsal istikrarı güvence altına almayı amaçlamakta; bireylerin haklarının korunmasına, aile yapısının sağlıklı biçimde sürdürülmesine hizmet etmektedir.
TÜRK HUKUKUNDA EVLİLİĞİN ÖNÜNDEKİ HUKUKİ ENGELLER NELERDİR?
Türk hukukunda evlenmenin geçerli olabilmesi, yalnızca tarafların rızası ve şekil şartlarının yerine getirilmesine değil, aynı zamanda kanunda öngörülen evlenme engellerinin bulunmamasına da bağlıdır. Türk Medeni Kanunu’nun 129 ila 133. maddeleri arasında evlenmeye ilişkin hukuki engeller ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Ayrıca, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda yer alan bazı sağlık durumları da evlenmeye geçici veya kesin engel teşkil etmektedir.
1. Akrabalık Sebebiyle Evlenme Engelleri
Medeni Kanun’a göre, üstsoy ile altsoy arasında, kardeşler arasında ve amca, dayı, hala, teyze ile yeğen arasında evlenme kesin olarak yasaktır. Bu yasak, ana bir veya baba bir kardeşleri de kapsamaktadır.
Ayrıca, kayın hısımlığı nedeniyle de belirli evlenme yasakları öngörülmüştür. Evlilik sona ermiş olsa dahi, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında evlenme yapılamaz. Buna karşın, civar kayın hısımlığı (örneğin, kişinin boşandıktan sonra eski eşinin kardeşiyle evlenmesi) evlenmeye engel teşkil etmemektedir.
2. Evlatlık İlişkisinden Doğan Engeller
Medeni Kanun’un 129. maddesi uyarınca, evlatlık ile evlat edinen, bunlardan biri ile diğerinin eşi, ayrıca bunlardan biri ile diğerinin altsoyu arasında evlenme yasaktır. Bu yasak, evlatlık ilişkisinin sona erip ermediğine bakılmaksızın uygulanır; dolayısıyla, evlatlık bağı kaldırılmış olsa dahi bu kişiler arasında evlilik gerçekleştirilemez.
3. Mevcut Evliliğin Devamı
Evliliğin geçerli olabilmesi için, tarafların halihazırda evli olmamaları gerekir. Bu ilke, tek eşlilik (monogami) ilkesinin bir sonucudur. Yeniden evlenmek isteyen kişi, önceki evliliğinin ölüm, boşanma veya iptal yoluyla sona erdiğini resmi olarak ispat etmek zorundadır. Aksi takdirde, yapılan yeni evlenme işlemi mutlak butlanla batıl olacaktır.
4. Akıl Hastalığı Sebebiyle Evlenme Engeli
Akıl hastalığı bulunan bireylerin evlenebilmesi, ancak resmi sağlık kurulu raporuyla evlenmelerinde tıbben sakınca bulunmadığının tespit edilmesi halinde mümkündür. Türk Medeni Kanunu’nun 133. maddesi bu hususu açıkça düzenlemiştir. Söz konusu raporun ibraz edilmemesi veya evlenmeye engel teşkil eden bir hastalığın bulunması halinde, evlenme yapılamaz.
5. Geçici (Kesin Olmayan) Evlenme Engelleri
Bazı durumlar evliliğe geçici nitelikte engel oluşturur. Bu engeller ortadan kalktığında evlenme mümkün hale gelir.
a) Bekleme Süresi (İddet Müddeti)
Türk Medeni Kanunu’nun 132. maddesi uyarınca, evliliği sona eren kadın, evliliğin sona erdiği tarihten itibaren üç yüz gün (300 gün) geçmedikçe yeniden evlenemez. Bu sürenin düzenlenme amacı, olası bir gebeliğin tespiti ve soybağı karışıklıklarının önlenmesidir.
Bu süre, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlar. Kadının hamile olduğunun anlaşılması hâlinde, doğumla birlikte bekleme süresi kendiliğinden sona erer. Ayrıca, kadın mahkemeye başvurarak önceki evliliğinden hamile olmadığının tespiti halinde, bekleme süresinin kaldırılmasını talep edebilir.
b) Bulaşıcı Hastalıklar
Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 123 ve 124. maddeleri, bazı bulaşıcı hastalıkları evlenme engeli olarak düzenlemiştir. Bu hastalıklar, toplum sağlığını koruma amacıyla geçici nitelikte bir evlenme engeli teşkil eder. Ancak, bu hastalıkların varlığına rağmen yapılan evlenmeler, hukuken geçerli sayılır; dolayısıyla bu durumlar kesin evlenme engeli niteliğinde değildir.
Türk hukukunda evlenme engelleri, aile yapısının korunması, soybağının düzenlenmesi ve kamu sağlığının gözetilmesi amacıyla belirlenmiştir. Bu engellerden bazıları mutlak (kesin) nitelikte olup, evlenmenin geçersizliğine yol açarken; bazıları ise nispi (geçici) nitelikte olup, ortadan kalktıklarında evlenme yapılabilmektedir.
Dolayısıyla, Türk Medeni Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde evlenme engellerinin öngörülmesi, evlilik kurumunun hukuki güvenliğini ve toplumsal düzenin devamlılığını sağlamaya yönelik temel bir önlem niteliği taşımaktadır.

TÜRK VE YABANCI EVLİLİĞİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER NELERDİR?
Türkiye’de evlilik kurumunun geçerli şekilde kurulabilmesi, tarafların tabiiyetine bakılmaksızın Türk Medeni Kanunu’nda öngörülen şekil ve ehliyet şartlarının yerine getirilmesini gerektirir. Ancak taraflardan birinin yabancı uyruklu olması halinde, hem Türk hukukunun hem de yabancı tarafın kendi ülke hukukunun dikkate alınması zorunludur. Bu nedenle, Türk ve yabancı uyruklu kişilerin yapacakları evliliklerde olası hukuki uyuşmazlıkların önlenebilmesi için belirli hususlara dikkat edilmelidir.
1. Türk Vatandaşı ile Yabancı Uyruklu Kişi Arasındaki Evlilik
Yabancı bir kişinin Türk vatandaşıyla evlenmesi, Türk Medeni Kanunu hükümlerine tabidir. Bu kapsamda evlilik, resmi evlendirme memuru önünde, gerekli belgelerin ibrazı ve tarafların serbest iradelerini açıklamalarıyla gerçekleştirilir.
Yabancı uyruklu kişi, Türk vatandaşıyla evlenmek suretiyle doğrudan Türk vatandaşlığını kazanmaz; ancak bu evlilik, belirli koşulların sağlanması halinde Türk vatandaşlığının sonradan kazanılmasına imkan tanıyabilir.
2. Türk Vatandaşlığının Evlilik Yoluyla Kazanılması
Türk vatandaşlığı, Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca evlilik yoluyla kazanılabilir. Ancak bunun için evliliğin gerçek bir birliktelik oluşturması, kamu düzenine aykırı amaçlar taşımaması ve belirli süre devam etmesi gerekmektedir.
- Evliliğin gerçekliği: Evlilik, yalnızca vatandaşlık elde etmek amacıyla yapılmış sahte bir evlilik niteliğinde olmamalıdır. Yetkili makamlar, başvuru sürecinde bu durumun tespiti için gerekli araştırmayı yapar.
- Evliliğin süresi: Türk vatandaşlığına başvurabilmek için evliliğin en az üç yıl süreyle kesintisiz olarak devam etmesi gerekir. Bu süre, evliliğin resmi tescil edildiği tarihten itibaren hesaplanır.
- Birlikte yaşama şartı: Eşlerin evlilik süresince birlikte yaşamaları, yani gerçek bir aile hayatı sürdürmeleri zorunludur. Bu kapsamda, yabancı eşin Türkiye’de oturum izni bulunması ve Türkiye’de fiilen ikamet etmesi gerekir.
- Kamu düzenine uygunluk: Evliliğin kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı olmaması, evliliğin geçerli sayılabilmesi için temel şartlardan biridir.
Yukarıda belirtilen koşulların sağlanması hâlinde, yabancı uyruklu eş, Türk vatandaşlığı kazanımı için başvuruda bulunabilir. Başvuru, İçişleri Bakanlığı’na bağlı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü veya valilikler aracılığıyla yapılmaktadır. Başvuru sürecinde evliliğin gerçekliğini ve süresini kanıtlayan belgeler talep edilir; ayrıca gerekli güvenlik ve idari incelemeler yürütülür.
3. Yabancı Ülkede Yapılan Evliliklerin Türkiye’de Geçerliliği
Yabancı bir ülkede yapılan evliliklerin Türkiye’de geçerli olabilmesi, Türk Medeni Kanunu ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun hükümlerine tabidir. Türk hukukuna göre, yabancı bir ülkede gerçekleştirilen evliliklerin Türkiye’de tanınması için, evliliğin yapıldığı ülkenin kanunlarına uygun olarak yapılmış olması ve Türk kamu düzenine aykırı olmaması gerekmektedir.
Bu kapsamda, Türk vatandaşı olan kişiler veya iki yabancı uyruklu kişi yurt dışında evlendiklerinde, aşağıdaki esaslara göre evliliklerinin Türkiye’de geçerliliği değerlendirilir:
- Şekil Şartına Uygunluk (Lex Loci Celebrationis İlkesi): Evlilik, yapıldığı ülkenin kanunlarına uygun biçimde gerçekleştirilmişse, bu evlilik Türkiye’de de geçerli kabul edilir. Örneğin, evlilik yabancı bir ülkede o ülkenin yetkili makamı önünde, o ülkenin kanunlarında öngörülen usullere uygun şekilde yapılmışsa, Türk hukukunda da geçerli bir evlilik olarak tanınır.
- Evliliğin Türk Kamu Düzenine Aykırı Olmaması: Evliliğin Türkiye’de geçerli sayılabilmesi için, evlilik Türk kamu düzenine aykırı olmamalıdır. Örneğin, çok eşlilik, evlenme yaşının Türk Medeni Kanunu’nda öngörülen asgari sınırın altında olması veya zorla evlendirme gibi durumlar Türk kamu düzenine aykırı kabul edilir ve bu tür evlilikler Türkiye’de geçerli sayılmaz.
- Nüfus Kayıtlarına Tescil İşlemi: Yabancı bir ülkede evlilik gerçekleştiren Türk vatandaşlarının, evliliklerini Türkiye’de geçerli hale getirebilmeleri için yurt dışındaki Türk konsolosluklarına veya Türkiye’deki nüfus müdürlüklerine bildirimde bulunmaları gerekir. Konsolosluk tarafından düzenlenen “Evlenme Bildirimi” ilgili nüfus müdürlüğüne gönderilerek evlilik, Türk nüfus kayıtlarına işlenir. Bu işlem, evliliğin Türkiye’de resmi olarak tanınmasını sağlar.
Yabancı Evlilik Belgelerinin Tanınması ve Onaylanması: Yabancı ülkede düzenlenen evlilik belgeleri Türkiye’de geçerli olabilmesi için, Apostil şerhi taşımalı veya Türkiye’nin ilgili ülkeyle yaptığı karşılıklı tanıma anlaşmaları çerçevesinde onaylanmış olmalıdır. Belgelerin Türkçe tercümeleri yapılmalı ve noter tarafından onaylanarak ilgili makamlara sunulmalıdır.
Türk ve yabancı uyruklu kişilerin yapacakları evlilikler, hem uluslararası özel hukuk ilkeleri hem de Türk iç hukuku bakımından önemli sonuçlar doğurur. Bu nedenle, tarafların evlenmeden önce;
- evlilik ehliyeti,
- evlenme engelleri,
- ikamet ve vatandaşlık durumları
konusunda hukuki danışmanlık almaları büyük önem taşır.
Sonuç olarak, Türkiye’de Türk ve yabancı uyruklular arasında yapılan evlilikler, yalnızca şeklen değil, maddi olarak da geçerli olmalı; evlilik birliği gerçek, sürekli ve kamu düzenine uygun nitelikte olmalıdır. Ayrıca yabancı ülkede yapılan bir evlilik, şekil şartlarına ve kamu düzenine uygun olduğu sürece Türkiye’de geçerli kabul edilir. Bu şartların sağlanması, hem evliliğin hukuki geçerliliğini güvence altına almakta hem de Türk vatandaşlığının evlilik yoluyla kazanılması sürecini kolaylaştırmaktadır.
TÜRK VATANDAŞLIĞININ EVLİLİK YOLUYLA KAZANIMI MÜMKÜN MÜDÜR?
Türk ve yabancı uyruklu kişilerin evliliği sonrasında, Türk vatandaşlığının evlilik yoluyla kazanılması mümkündür. Türk vatandaşı ile yapılan evlilik yabancı uyruklu eşe otomatik olarak Türk vatandaşlığına geçiş hakkı tanımaz. Ancak bunun için kanunda bazı şartlar öngörülmüştür. Burada söz konusu olan, iki yabancı arasındaki evlilik değil, Türk vatandaşı ile yabancı uyruklu kişi arasındaki evliliktir.
Türk vatandaşlığının evlilik yoluyla kazanılmasına ilişkin hükümler 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, Türk vatandaşı ile evli olan yabancı kişinin vatandaşlık başvurusunda bulunabilmesi için aşağıdaki koşulların birlikte sağlanması gerekmektedir:
- Evliliğin en az üç yıldan beri devam ediyor olması,
- Eşlerin fiilen aile birliği içinde yaşıyor olmaları,
- Yabancı eşin evlilik birliğine aykırı herhangi bir faaliyette bulunmaması,
- Yabancı eşin kamu güvenliği veya kamu düzeni açısından sakıncalı bir halinin bulunmaması.
Bu şartların sağlanması halinde, yabancı eş, yerleşim yerinin bulunduğu Valilik aracılığıyla vatandaşlık başvurusunda bulunabilir.
Evlilik Yoluyla Türk Vatandaşlığı Kazanımı Başvurusu İçin Gerekli Belgeler:
- Vatandaşlık başvuru formu,
- Türk eşin nüfus cüzdanı fotokopisi,
- Yabancı eşin pasaportu veya benzeri kimlik belgesinin noter onaylı Türkçe tercümesi,
- Evlilik cüzdanı,
- Yerleşim yeri Türkiye olan yabancılar için geçerli ikamet izni,
- Eşlerin aile birliği içinde yaşadığını gösteren belge,
- Son altı ay içinde çekilmiş, beyaz fonlu biyometrik fotoğraf,
- Başvuru hizmet bedelinin yatırıldığını gösteren makbuz,
- Yabancı eş hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı varsa, bu kararın noter onaylı örneği.
TÜRK VATANDAŞININ YABANCI İLE EVLENMESİNDEKİ HUKUKİ SORUNLAR NELERDİR?
Türk vatandaşı ile yabancı uyruklu kişi arasındaki evliliklerde, tarafların gerçek bir evlenme amacı gütmeleri esastır. Eğer evlilik, yalnızca evliliğin sağladığı haklardan yararlanmak için (Türkiye’de ikamet izni almak, işçi olarak çalışmak, gayrimenkul edinmek vb.), yani şekli veya göstermelik olarak yapılmışsa, bu tür evlilikler muvazaalı evlilik olarak kabul edilir.
Her ne kadar evlilik resmi nikah ile ve tarafların ortak beyanı üzerine gerçekleştirilmiş olsa da, yalnızca Türk vatandaşlığını elde etmek amacıyla yapılan veya mirasçılardan mal kaçırmak için gerçekleştirilen ve aile birliği unsuru bulunmayan evlilikler muvazaalı evlilik kapsamına girer.
Evliliğin görünüşte (muvazaalı) olduğunun ispatlanması halinde, bu durum hakkın kötüye kullanımı anlamına gelir ve buna bağlı olarak vatandaşlık kazanımı hükümsüz sayılır. Bu durumda, yabancı eşin oturma izni de geçersiz hale gelebilir.
1. Evlilik İçin Şartların Sağlanması
Evlilik yapabilmek için Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen koşulların sağlanması gerekir. Bu koşullar arasında:
- Tarafların reşit olması,
- Evliliğe engel bir durumun bulunmaması,
- Tarafların serbest iradeleriyle rıza göstermeleri,
- Resmi nikahın usulüne uygun olarak kıyılması yer almaktadır.
2. Evlilik Öncesi İkamet Durumu
Yabancı eşin Türkiye’de ikamet etmek istemesi halinde, Türk göç mevzuatı kapsamında gerekli izinleri alması zorunludur. İkamet izni başvurusu sırasında yabancı eşin, Türkiye’ye yerleşme niyetini ve evlilik birliğinin gerçekliğini ispatlaması gerekebilir.
3. Medeni Durum Belgesi
Türk vatandaşı, yabancı biriyle evlenmek için başvuru yaptığında, medeni durum belgesi ibraz etmelidir. Bu belge, kişinin evlenmesine engel bir durum bulunmadığını ve varsa önceki evliliklerinin sona erdiğini gösterir niteliktedir.
4. Uluslararası Evlilikler ve Uygulanacak Hukuk
Tarafların farklı devlet vatandaşlıklarına sahip olması durumunda, uluslararası özel hukuk kuralları ve devletlerarası sözleşmeler de uygulanabilir.
Evlilik sonrasında doğabilecek boşanma, mal paylaşımı veya çocukların velayeti ve çocuk nafakası gibi konularda, yetkili mahkemenin belirlenmesi ve uygulanacak hukukun tespiti önem taşır.
Bu hukuki sorunlar, Türk ve yabancı uyruklular arasındaki evliliklerde sıkça karşılaşılan genel durumlardır. Yabancılar ile yapılan evliliklerde müşterek çocuğun yurtdışına kaçırılması gibi vakalar da sıklıkla yaşanmaktadır. Ancak her olayın kendine özgü özellikleri bulunduğundan, kesin ve detaylı hukuki bilgi için uzman bir aile hukuku avukatı ve uluslararası çocuk kaçırma durumunda uluslararası çocuk kaçırma avukatına danışılması önemlidir.

İKİ YABANCININ TÜRKİYE’DE EVLENMESİ MÜMKÜN MÜDÜR?
İki yabancı uyruklu kişinin Türkiye’de evlenmesi, Türk Medeni Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yürütülen şekle bağlı bir hukuki işlemdir. Bu tür evliliklerde, tarafların kendi ülke hukuklarıyla birlikte Türkiye’nin iç hukuk düzenlemelerine de uygun hareket etmeleri gerekmektedir.
İki yabancının Türkiye’de evlenebilmesi için öncelikle, her iki tarafın da evlenmeye yasal olarak engel bir durumunun bulunmadığını belgelemeleri zorunludur. Bu kapsamda, tarafların vatandaşı oldukları ülkelerin elçilik veya konsolosluklarından “Bekarlık Belgesi” (Certificate of No Impediment / Certificate of Celibacy) temin etmeleri gerekir. Söz konusu belge, kişinin halihazırda evli olmadığını ve evlenmeye ehil olduğunu resmi olarak teyit eder niteliktedir.
Bekarlık belgelerinin temin edilmesinin ardından, çift Türk yetkili makamları huzurunda evlilik işlemini gerçekleştirebilir. Türkiye’de yapılan bu evlilik, yabancı tarafların kendi ülkelerinde de yasal evlilik koşullarını sağlamaları halinde, ilgili ülkelerin hukuk sistemlerinde tanınabilir nitelik kazanır.
1. Evlilik İçin Şartların Sağlanması
Türkiye’de iki yabancının evlilik yapabilmesi için, Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü evlenme şartlarının yerine getirilmesi zorunludur. Bu şartlar arasında:
- Tarafların reşit olmaları,
- Evliliğe engel bir durumun bulunmaması,
- Tarafların serbest iradeleriyle rıza göstermeleri,
- Evliliğin yetkili makam önünde resmi nikahla yapılması gibi unsurlar bulunmaktadır.
2. İki Yabancının Türkiye’de Evlenebilmesi için Gerekli Belgeler
İki yabancının Türkiye’de evlilik işlemleri için aşağıdaki belgelerin ibraz edilmesi gerekir:
- Geçerli pasaportlar,
- Doğum belgeleri (Birth Certificate),
- Medeni hal belgeleri veya bekarlık belgeleri,
- Konsolosluk veya elçilik onaylı evlenme ehliyet belgeleri,
- Gerektiğinde, ikamet izin belgesi ve biyometrik fotoğraflar.
Bu belgeler, Türk makamlarına eksiksiz ve usulüne uygun şekilde sunulmalıdır.
3. Tercüme ve Onay İşlemleri
Yabancı dillerde düzenlenen tüm belgelerin, yeminli tercüman aracılığıyla Türkçe’ye tercüme edilmesi ve ardından noter veya yetkili makamlarca onaylanması gerekmektedir. Ayrıca, bazı belgeler için Apostil şerhi (Lahey Konvansiyonu kapsamında) veya konsolosluk tasdiki gerekebilir. Bu işlemler, evlilik başvurusunun geçerli şekilde yapılabilmesi için zorunludur.
4. Evlilik İşlemlerinin Gerçekleştirilmesi
Türkiye’de iki yabancı arasındaki evlilik işlemleri, belediye evlendirme dairelerinde veya resmi nikah salonlarında yapılır. Çiftin, ilgili belediyeye başvurarak randevu alması, gerekli evrakları sunması ve yasal süreler içinde işlemleri tamamlaması gerekir. Evliliğin gerçekleşmesinin ardından taraflara resmî evlilik cüzdanı verilir ve bu evlilik, Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca geçerli sayılır.
İki yabancının Türkiye’de evlenmesi, hem uluslararası özel hukuk hem de Türk iç hukuku açısından dikkate alınması gereken bir süreçtir. Tarafların ülkeleri arasındaki karşılıklı tanıma ve geçerlilik esasları, evliliğin hukuki statüsünü doğrudan etkiler. Bu nedenle, evlilik sürecinde gerekli belgelerin eksiksiz hazırlanması, tercüme ve onay işlemlerinin usulüne uygun yapılması büyük önem taşır.
Her ne kadar genel prosedürler benzerlik gösterse de, ülkelerin ulusal mevzuatları ve idari uygulamaları farklılık gösterebilir ve evliliğin resmi olarak tanınması için dava açmak gerekebilir.Bu nedenle, iki yabancının Türkiye’de evlenme sürecinde Türk yetkili makamlarına başvurarak ve gerekirse bir hukuk uzmanından danışmanlık alarak hareket etmeleri tavsiye edilir.

GÖÇMEN STATÜSÜNDEKİ KİŞİLERİN TÜRKİYE’DE EVLENMELERİ MÜMKÜN MÜDÜR?
Türkiye’de sığınmacı, mülteci ve vatansız kişiler dahil olmak üzere göçmen statüsünde bulunan bireylerin evlenme işlemleri, Türk Medeni Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yürütülmektedir. Türkiye’de gerçekleştirilen tüm evlilik işlemleri, Türk hukuk sistemine tabi olup, yetkili Türk makamları tarafından resmi nikah usulüyle gerçekleştirilir.
Göçmen statüsündeki kişilerin evlilikleri, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) ile 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) hükümleri uyarınca düzenlenmektedir. Bu çerçevede, geçici koruma kapsamındaki yabancıların veya uluslararası koruma başvurusu sahiplerinin evlenme işlemleri, Türk idari ve hukuki sistemine uygun biçimde gerçekleştirilir.
Geçici koruma statüsündeki yabancıların evlenme sürecinde öncelikle, bulundukları ildeki İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne başvurmaları gerekmektedir. Bu başvuru neticesinde, ilgili kişi hakkında Göç İdaresi kayıtlarına dayalı olarak “Medeni Durumu Gösterir Evlenme Ehliyet Belgesi” düzenlenir. Söz konusu belge, kişinin evlenmeye yasal olarak engel bir durumunun bulunmadığını ve medeni halinin evlenmeye elverişli olduğunu gösterir niteliktedir.
Bu belgeyi temin eden kişiler, ardından yetkili evlendirme dairesine müracaat ederek evlilik işlemlerini başlatabilirler. Evlendirme dairesi, ibraz edilen belgelerin usulüne uygunluğunu ve geçerliliğini inceleyerek, Türk Medeni Kanunu’nda öngörülen şartların mevcut olması halinde resmî nikâhın kıyılmasına izin verir.
Göçmen statüsündeki kişilerin evlilik işlemlerinde dikkat edilmesi gereken hususlardan biri, tarafların kimlik ve medeni durum bilgilerinin Göç İdaresi kayıtlarıyla uyumlu olmasıdır. Ayrıca, tarafların evlenme iradelerini serbestçe açıklamaları, evliliğin görünüşte (muvazaalı) olmaması ve kamu düzenine aykırı bir nitelik taşımaması gerekmektedir.
Göçmen statüsündeki bireylerin Türkiye’de evlenmeleri, uluslararası koruma hukuku ile Türk aile hukuku normlarının kesişiminde yer alan karma bir hukuki süreci ifade etmektedir. Bu kişilerin evlilik işlemleri, hem Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleri hem de Medeni Kanun hükümleri dikkate alınarak yürütülür.
Dolayısıyla, göçmen veya mülteci statüsündeki bireylerin evlenme süreçlerinde, belgelerin doğruluğunun ve yasal koşulların eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekmektedir. Uygulamada ortaya çıkabilecek olası hukuki ve idari sorunların önlenebilmesi adına, bu sürecin İl Göç İdaresi Müdürlüğü ve yetkili evlendirme dairesi ile eşgüdüm içerisinde yürütülmesi büyük önem taşımaktadır.
TÜRKİYE’DE EVLİLİK SÖZLEŞMESİ YAPILABİLİR Mİ?
Türkiye’de evlilik sözleşmesi, eşlerin malvarlığına ilişkin hak ve yükümlülüklerini düzenleyen, çekişmeli veya anlaşmalı boşanma veya ölüm halinde mal paylaşımını belirleyen hukuki bir düzenlemedir. Türk Medeni Kanunu’nun 202–206. maddeleri uyarınca, taraflar evlilik öncesinde veya evlilik süresince noter huzurunda mal rejimi sözleşmesi yapabilirler. Bu sözleşme ile eşler, kanuni mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi yerine mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı veya mal ortaklığı rejimlerinden birini tercih edebilirler.
Evlilik sözleşmesi Türkiye’de aşağıdaki üç farklı durumda yapılabilir:
- Türk Vatandaşları Arasında Evlilik Sözleşmesi: Türk vatandaşları arasında evlilik sözleşmesi yapılması mümkündür. Eşler, evlilik birliği kurulmadan önce veya evlilik birliği devam ederken noter huzurunda mal rejimi sözleşmesi yaparak, evlilik süresince ve olası bir boşanma halinde malvarlıklarının nasıl paylaşılacağını kararlaştırabilirler.
- Türk Vatandaşı ile Yabancı Uyruklu Kişi Arasında Evlilik Sözleşmesi: Türk vatandaşı ile yabancı uyruklu kişi arasında yapılan evliliklerde de evlilik sözleşmesi yapılabilir ve bu sözleşme Türk hukuku bakımından geçerlidir. Taraflar, boşanma halinde Türk hukukunun uygulanmasını kararlaştırarak Türkiye’deki ve yurt dışındaki malvarlıklarının Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre paylaşılmasını sağlayabilirler. Bu durum, hukuk seçimi (lex voluntatis) ilkesi çerçevesinde milletlerarası özel hukuk bakımından geçerli bir tercihtir.
- İki Yabancı Uyruklu Kişi Arasında Türkiye’de Gerçekleştirilen Evlilikler: Türkiye’de evlenen iki yabancı uyruklu kişi de Türk makamları önünde evlilik sözleşmesi yapabilir. Bu durumda, sözleşmenin şekli Türk hukukuna tabi olur. Taraflar isterlerse, sözleşmede Türk hukukunun uygulanacağını açıkça belirterek, boşanma veya mal rejimi uyuşmazlıklarında yabancıların Türkiye’de edindikleri gayrimenkuller ve diğer malvarlıkları için Türk Medeni Kanunu hükümlerinin uygulanmasını tercih edebilirler.
Sonuç olarak, Türkiye’de evlilik sözleşmesi ve evlilik öncesi anlaşmalar; tarafların milliyetinden bağımsız olarak, kanunda öngörülen şekil şartlarına uyulduğu takdirde geçerli ve bağlayıcıdır. Taraflar, evlilik sözleşmesiyle malvarlıklarının yönetimini, paylaşımını ve tasfiyesini önceden belirleyerek olası uyuşmazlıkların önüne geçebilirler.