evlilik sözleşmesi nedir

EVLİLİK SÖZLEŞMESİ ŞARTLARI VE HUKUKİ DETAYLAR

Günümüz toplumunda evlilik ne kadar olağan bir süreç ise boşanmada aynı şekilde olağan bir süreçtir. Bu durum, ülkemizde yaygın bir sosyolojik olgu haline gelen boşanma durumunda eşlerin haklarını evlilik sözleşmesi ile korunma arzusunu beraberinde getirmiştir. Boşanma sürecinde, maddi ve manevi tazminat talepleri, nafaka düzenlemeleri, velayet konuları gibi çeşitli ihtilaflar ortaya çıkmaktadır. Bunlara ek olarak, evlilik birliği süresince edinilen malların nasıl paylaşılacağı da mal rejiminin tasfiyesi adı altında önemli bir hukuki mesele haline gelmiştir.

Evlilik sözleşmesi, evli ya da evlenmeyi planlayan çiftlerin sıklıkla imzaladığı bir sözleşmedir. Temel olarak, çiftlerin sahip oldukları mal varlığının nasıl paylaşılacağı konusunda bir anlaşma sağlar. Türk Medeni Hukuku’nda bu tür bir sözleşme “mal rejimi sözleşmesi” olarak adlandırılır. Bu sözleşme, yaygın olarak karşılaşılan ve gelecekte ortaya çıkabilecek mal paylaşımı sorunlarını çözmek için kullanılır. Eşler boşanma durumunda mahkeme önünde boşanmanın yıpratıcı sonuçlarından kaçınmak ve evlilik süresince gelişen olaylardan bağımsız olarak evlenmeden önce gelecekleri hakkında karar verme rahatlığını yaşamak amacıyla hukuken bağlayıcı olan evlilik sözleşmesini tercih etmektedirler.

TÜRK MEDENİ KANUNU Madde 203- Mal rejimi sözleşmesi, evlenmeden önce veya sonra yapılabilir. Taraflar, istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler.

Madde 205- Mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılır. Ancak, taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak da bildirebilirler.

Mal rejimi sözleşmesinin taraflarca ve gerektiğinde yasal temsilcilerince imzalanması zorunludur.

MAL REJİMİ NEDİR VE MAL REJİMİ TÜRLERİ NELERDİR?

Evlilik birliği oluşturulmadan önce veya evlilik devam ederken, eşlerin sahip oldukları mal varlığı üzerindeki hak ve yükümlülükleri ile boşanma durumunda bu değerler üzerindeki tasarrufları düzenleyen kurallar bütününe “mal rejimi” denir. Bununla birlikte, evlilik sözleşmeleri uygulanacak mal rejiminin seçimi ve/veya değiştirilmesi amacıyla yapılan hukuki bir işlemdir. Ancak önemli bir nokta, evlilik öncesi yapılan anlaşmaların, eşlerin birbirlerine olan davranışlarının bir taahhüdü olmadığı, sadece mal varlıklarını düzenlemek için yapılan bir sözleşme olduğudur.

Kanundaki karşılığı “mal rejimi sözleşmesi” olan bu tür sözleşmeler, halk arasında genellikle “evlilik sözleşmesi” olarak adlandırılır. Evlilik sözleşmesi nedir sorusunun cevabını vermeden önce kanunda belirtilen mal rejimi kavramını ve mal rejimi türlerini iyi anlamak gerekir. Kanun koyucu, dört farklı mal rejimine yer vermiştir. Kanunda belirtilen mal rejimi türleri aşağıdaki gibidir:

  • Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi:

Türk Medeni Kanunu’nda kabul edilmiş olan yasal mal rejimidir. Yani eşler, evlilik sözleşmesi yaparak mal rejimini belirlemedikleri takdirde kanunen edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Edinilmiş mallara katılma rejiminde evlilikten sonra edinilen tüm mallar eşlerin katkı oranına bakılmadan ortak mal sayılır ve boşanma sürecinde eşler arasında eşit paylaştırılır.

  • Mal Ayrılığı Rejimi:

Mal ayrılığı rejiminde her eş, yasal sınırlar içinde kendi mal varlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur. Başka bir deyişle, hangi mal kime aitse, boşanma sonrasında da o malın sahibi olarak kalır. Örneğin mal ayrılığı rejiminde; evlilik birliği içinde bir taşınmaz Gayrimenkul Hukuku kapsamında hangi eş adına satın alındıysa o eşin kişisel malı sayılacaktır ve boşanma sürecinde paylaşımı yapılmayacaktır. Taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunması ya da ipotek tesis edilmiş olması bu durumu değiştirmeyecektir.

  • Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi:

Paylaşmalı mal ayrılığı, mal ayrılığının özel bir türüdür ve bu rejimde eşler boşandıktan sonra kendi mallarının sahibi olarak kalırlar. Ancak diğer mal rejimlerinden farklı olarak kısmi bir tasfiye süreci gerçekleşir. Yani her eş, kendi sahip olduğu mallarını geri alır. Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi sona erdiğinde, üstün yararı olduğunu kanıtlayan eş, diğer önlemlerle birlikte, payının ödeme tarihindeki karşılığını alarak paylı mülkiyetteki malın kendisine devredilmesini talep edebilir.

  • Mal Ortaklığı Rejimi:

Mal ortaklığı rejimi, ortaklık malları ile eşlerin kişisel mallarını kapsar. Bu rejimde eşler, ister ortak mal ister kişisel mal olsun, bütün mallara ortak olurlar. Boşanma durumunda malların kişisel mal olup olmadığı önem arz etmeksizin tüm mallar üzerinde eşler hak sahibi olurlar. Taraflar ortak malları üzerinde ortaklığın giderilmesini izale-i şuyu davası ile talep edebilirler.

Kanun koyucu, eşlerin farklı ailevi ve ekonomik ihtiyaçlara sahip olabileceğini göz önünde bulundurarak, kendi ihtiyaçlarına uygun bir mal rejimi seçme ve gerektiğinde bu rejimin içeriğini sınırlı da olsa değiştirme imkanı tanımıştır. Eşler, mal rejimi sözleşmesi yaparak mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimlerinden birini seçebilirler. Ancak eğer bu seçimi yapmazlar ise yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar.

evlilik sözleşmesi şartları

EVLİLİK SÖZLEŞMESİ NASIL YAPILIR VE EVLİLİK SÖZLEŞMESİ ŞARTLARI NELERDİR?

Eşlerin en çok merak ettiği konulardan biri, evlilik sözleşmesi nasıl yapılır hususudur. Bu sözleşmenin hukuki geçerliliği için belirli koşullar bulunmaktadır ve Türk Medeni Kanunu’nda evlilik sözleşmesinin şartları detaylı olarak açıklanmıştır.

  • Evlilik Sözleşmesi Yapma Ehliyeti:

Evlilik sözleşmesi şartlarından ilki tarafların ehliyet sahibi olmasıdır. Yalnızca tam ehliyetli veya sınırlı ehliyetli bireyler tarafından evlilik sözleşmesi kurulabilir. Kısıtlı veya yaşça küçük bireyler ise vasilerinin onayıyla bu sözleşmeyi yapabilirler. Sözleşme, yalnızca eşler veya evlenecek olan çiftler arasında imzalanabilir. Eğer eşlerden biri ayırt etme gücüne sahip değilse, mal rejimi sözleşmesi yapılamaz. Eğer bir eş daha sonra ayırt etme gücünü kaybederse, ayırt etme gücü olmayan eşin yasal temsilcisi, mahkemeden mal ayrılığına geçilmesini talep edebilir (TMK m. 206/2). Bu durumda, diğer eş de mal ayrılığına karar verilmesi için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.

  • Evlilik Sözleşmesinin İçeriği:

Evlilik sözleşmesinin içeriği, Türk Medeni Kanunu’nda öngörülen yasal çerçeveye uygun olarak düzenlenmelidir. Bu kapsamda, eşlerin evlilik süresince geçerli olacak mal rejimine ilişkin iradeleri açıkça ortaya konulmalı ve kanunda öngörülen mal rejimlerinden hangisinin seçildiği sözleşmede belirtilmelidir. Taraflar, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı veya mal ortaklığı rejimlerinden birini tercih ederek, söz konusu rejimin uygulanmasına ilişkin özel hükümleri de yine bu sözleşme aracılığıyla kararlaştırabilirler.

  • Evlilik Sözleşmesinin Noterde Yapılması:

Evlilik sözleşmesinin hukuken geçerlilik kazanabilmesi için noter huzurunda düzenlenmesi veya en azından noter tarafından onaylanması gerekmektedir. Söz konusu sözleşmenin el yazısıyla hazırlanıp imzalanması, şekil şartına aykırılık teşkil edeceğinden, hukuki sonuç doğurmaz. Bu nedenle evlilik sözleşmesi, yetkili noterlik makamında gerçekleştirilmelidir. Taraflardan birinin yabancı uyruklu olması ve Türkçe bilmemesi durumunda ise, sözleşmenin yeminli tercüman eşliğinde imzalanması zorunludur. Bu aşamada, tercüman desteğinin sağlanabilmesi adına notere önceden bilgi verilmesi işlemlerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi bakımından önem taşımaktadır.

  • Evlilik Sözleşmesinin İmzalanması:

Evlilik sözleşmesinin hukuki geçerlilik kazanabilmesi için, sözleşmenin tarafı olan eşlerin iradelerini serbestçe açıklamaları ve sözleşmeyi bizzat imzalamaları gerekmektedir. Taraflardan birinin ya da her ikisinin fiil ehliyetine sahip olmaması halinde ise, bu kişilerin yerine yasal temsilcileri olan vasiler sözleşmeyi imzalama yetkisine sahiptir. Bu durumda, sözleşmenin geçerliliği, yasal temsilcinin onayına ve kanuni şekil şartlarının eksiksiz yerine getirilmesine bağlıdır. Böylece tarafların hukuki ehliyet durumları, sözleşmenin geçerliliği açısından belirleyici bir unsur teşkil eder.

EVLİLİK SÖZLEŞMESİ NEREDE YAPILIR?

Evlilik sözleşmesinin şekli, eşlerin çıkarlarının korunması, mal rejimi konusundaki ihtilafların çözümü ve açıklığın sağlanması amacıyla belirlenmiştir. Bu doğrultuda, mal rejimi sözleşmesinin noter nezaretinde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılması gerekmektedir (TMK m.205/1). Diğer bir deyişle, noterden başka bir yetkili makam evlilik sözleşmesi şartlarını onaylayamaz veya tescil edemez. Ayrıca, Türk Konsoloslukları noter yetkisine sahip olduğundan, bu sözleşmelerin konsolosluklarda da düzenlenebileceği kabul edilir.

Ayrıca, Evlendirme Yönetmeliği’nde yapılan değişikliklerle, evlenme niyetindeki bireylerin evlenme memuruna hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak bildirebilecekleri öngörülmüştür. Türk Medeni Kanunu’nun 205. maddesinde belirtildiği üzere, evlenme anında eşler, hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak evlenme memuruna bildirebilirler. Bu durum, evlilik sözleşmesinin şekil şartını sağlamak adına önemlidir. Ancak, evlendirme memurunun evlilik sözleşmesi şartlarını onaylama veya düzenleme yetkisi bulunmamaktadır. Evlendirme memuru, daha önce düzenlenmiş veya onaylanmış belgeyi evlenme kütüğünde ilgili alana kaydederek, ilgili Nüfus Müdürlüğü’ne gönderecektir.

EVLİLİK SÖZLEŞMESİ NOTER ÜCRETİ NE KADARDIR?

Evlilik sözleşmesinin noter huzurunda yapılması, Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü şekil şartlarından biridir ve bu işlemin hukuken geçerlilik kazanabilmesi için belirli bir mali yükümlülük de beraberinde gelir. Noterlik işlemleri, 1512 sayılı Noterlik Kanunu ile bu kanuna bağlı olarak çıkarılan noterlik ücret tarifesi çerçevesinde ücretlendirilir. Evlilik sözleşmesine ilişkin noter ücreti; sözleşmenin düzenlenme veya onaylanma şekline, metnin uzunluğuna ve ilgili işlemlere ilişkin harç ve vergilere göre değişiklik göstermektedir.

Tarafların taleplerine göre sözleşmenin kapsamının genişlemesi, ücrette de artışa yol açabilmektedir. Ayrıca, yabancı uyruklu tarafların katılımı halinde yeminli tercüman bulundurulması zorunluluğu, ek bir maliyet doğurabilmektedir. Dolayısıyla evlilik sözleşmesine ilişkin noter ücreti, sabit bir meblağdan ziyade evlilik sözleşmesinin niteliğine ve kapsamına bağlı olarak belirlenen, değişken bir mali yükümlülük niteliği taşır.

Örneğin, Türkiye’de evlilik sözleşmesi noter ücreti, 2025 yılı itibariyle noterin yazdığı kağıtların dairede kalan nüshası ile iş sahibine verilen asıl ve örneklerinin her sayfasından 61,12 TL yazı ücreti alınarak yapılır. Ayrıca Kanun uyarınca tescili gereken işlemlere ait kağıtlardan, işlem başına maktu olarak 19,12 TL tescil ücreti alınır. Bu ücretlere ek olarak vergi ve harçlar da uygulanacaktır. 2025 yılı itibariyle çok fazla sayfa içermeyen bir mal rejimi sözleşmesinin noter ücreti 5.000- 5.500 TL civarında olacaktır.

Ancak, bu ücretler noterden notere değişebilir ve noterlik ücret tarifesi güncellenebilir. Bu nedenle, evlilik sözleşmesi noter ücretleri hakkında en doğru bilgi evlilik sözleşmesinin yapılacağı noterden veya Türkiye Noterler Birliği‘nden edinebilir.

EVLİLİK SÖZLEŞMESİ YAPILMASI ZORUNLU MUDUR?

Evlilik sözleşmesi yapılması, Türk Medeni Kanunu uyarınca zorunlu bir işlem değildir. Kanun koyucu, bu konuda taraflara geniş bir takdir yetkisi tanımış ve sözleşme yapılmasını eşlerin iradesine bırakmıştır. Evlilik sözleşmesi, ancak tarafların serbest iradeleriyle yapılabilir; bu nedenle, eşlerden birinin diğerini sözleşme yapmaya zorlaması hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz.

Eşler, ister evlenmeden önce ister evlilik birliği devam ederken evlilik sözleşmesi akdedebilir ve bu sözleşmeyle mal rejimini, yani evlilik süresince edinilen malların hukuki statüsünü belirleyebilirler. Bu kapsamda, mal ortaklığı, mal ayrılığı veya paylaşmalı mal ayrılığı rejimlerinden biri tercih edilebilir.

Taraflar arasında geçerli bir evlilik sözleşmesi bulunmadığı takdirde ise, yasal mal rejimi olan “edinilmiş mallara katılma rejimi” kendiliğinden uygulanır. Dolayısıyla evlilik sözleşmesi, tarafların mal rejimini kişisel tercihlerine göre düzenleme imkanı tanıyan, ancak yapılması zorunlu olmayan bir hukukî işlemdir.

EVLİLİK SÖZLEŞMESİ NE ZAMAN YAPILIR?

Evlilik sözleşmeleri, yalnızca nişanlılık döneminde ve evlilik öncesinde değil, evlilik birliği içerisinde de yapılabilir. Bu bağlamda nişanlılar arasında akdedilen mal rejimi sözleşmesi, evlenmenin gerçekleşmesini geciktirici bir koşula bağlı olarak hüküm doğuran bir hukuki işlem niteliği taşır. Diğer bir ifadeyle, söz konusu sözleşme ancak tarafların evlenmesiyle birlikte geçerlilik kazanır; evlilik dışındaki bir nedenle nişan sona erdiğinde ise bu sözleşme herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz.

Hukuki güvenlik ve malvarlığı ilişkilerinin öngörülebilirliği bakımından, evlilik sözleşmesinin evlenmeden önce yapılması doktrinde isabetli bir yaklaşım olarak değerlendirilir. Bu şekilde yapılan sözleşmeler, evlilik süresince edinilen malların paylaşımı konusunda belirsizlikleri ortadan kaldırarak, özellikle boşanma davası gibi ihtilaflı süreçlerde taraflar açısından hukuki koruma sağlar. Dolayısıyla, evlilik sözleşmesi, evliliğin başında yapılması halinde sadece tarafların iradesini yansıtmakla kalmaz, aynı zamanda ileride doğabilecek uyuşmazlıkların önüne geçilmesine katkı sunar.

EVLİLİK SÖZLEŞMESİ GEÇMİŞE ETKİLİ OLARAK DÜZENLENEBİLİR Mİ?

Evlilik sözleşmesinin geriye yürümesi, yani geçmişe etkili olarak sonuç doğurması, kural olarak mümkün değildir. Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilik sözleşmesi yapıldığı andan itibaren ve ileriye dönük olarak hüküm doğurur. Sözleşme hangi tarihte yapılmışsa, o tarihten sonraki mal rejimi ilişkilerini düzenler. Bu ilke, hukukta “sözleşmeler kural olarak ileriye etkili sonuç doğurur” prensibiyle örtüşmektedir.

Nitekim Yargıtay da bu konuda açık bir tutum sergilemiş ve seçimlik mal rejimlerinin geçmişe etkili olarak belirlenemeyeceği yönünde içtihat geliştirmiştir. Yüksek Mahkeme, konuyla ilgili bir kararında şu değerlendirmeye yer vermiştir:

“…4722 sayılı Kanun m. 10/I ve III düzenlemeleri birlikte değerlendirildiğinde eşlerin geçmişe etkili olmak üzere sadece yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimini seçebilecekleri açıktır. Diğer bir ifade ile; eşler geçmişe etkili bir biçimde edinilmiş mallara katılma rejimi dışında gene kanunun tanıdığı başka seçimlik bir mal rejimini (mal ortaklığı, mal ayrılığı veya paylaşmalı mal ayrılığı rejimlerinden birini) evlenme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere seçemez ve belirleyemezler. Dolayısı ile varsa bile; böyle bir belirleme de yok hükmündedir; kamu düzenine ilişkin bu sınırlama sözleşme serbestisi kurallarına dayanılarak aşılamaz…”

Görüldüğü üzere, Yargıtay lafzi yorum yöntemiyle kanun hükümlerini değerlendirerek yalnızca edinilmiş mallara katılma rejimi bakımından geçmişe etkili seçim yapılabileceğini kabul etmekte, diğer mal rejimleri açısından ise sözleşmenin geçmişe yürümesini kamu düzenine aykırı ve yok hükmünde saymaktadır. Bu bağlamda, sözleşme serbestisinin sınırları açıkça çizilmiş olup, geriye yürürlük ancak kanunen öngörülen dar çerçevede mümkündür.

Bu sebeple, evlilikten sonra yapılan evlilik sözleşmesi ile mal rejimi değiştirilecekse, sözleşmenin sadece yapıldığı tarihten sonraki mallar üzerinde etkili olacağı, eşlerin evlilik sözleşmesini yapmadan önce edinmiş oldukları mallar için ise sözleşmenin geçerli olmayacağı hususuna özellikle dikkat edilmelidir. Dolayısıyla, mal rejimi değişikliği geçmişe yürüyemediğinden, önceki döneme ilişkin malvarlığı ilişkileri eski rejime tabi kalmaya devam eder.

EVLİLİK SÖZLEŞMESİ SONRADAN DEĞİŞTİRİLEBİLİR Mİ?

Kanun koyucu, eşlerin farklı ailevi ve ekonomik ihtiyaçlara sahip olabileceğini göz önünde bulundurarak, ihtiyaçlarına uygun bir mal rejimi seçme ve gerektiğinde bu rejimin içeriğini sınırlı da olsa değiştirme imkanı tanımıştır. Eşler, mal rejimi sözleşmesi yaparak mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimlerinden birini seçebilirler. Ancak eğer bu seçimi yapmazlar ise yasal mal rejimi olan “edinilmiş mallara katılma rejimi”ne tabi olurlar.

Eşler, Kanun’da belirtilmiş olan mal rejimlerinden birini seçtikten sonra, seçtikleri mal rejiminde Kanun’un öngördüğü sınırlar içerisinde değişiklik yapabilir veya bu rejimi kaldırabilirler. Örneğin bir mesleğin icrası sebebiyle yurtiçinden ya da yurtdışından alınan maaşlar veya ticaret hukuku kapsamında işletmenin yad a Türkiye’de kurulmuş şirketin faaliyeti nedeniyle edinilen malların, kişisel mal olarak kabul edilmesini veya kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını belirleyebilirler (TMK m. 221/1, 221/2). Ya da boşanma durumunda mal paylaşımının hangi oranda yapılacağı, hangi maldan hangi eşe ne kadar pay verileceğini önceden evlilik sözleşmesi ile belirleyebilirler.

Ayrıca, eğer eşler arasında mal ortaklığı rejimi seçilmişse, eşler ortaklık mallarının kapsamını genişletebilir veya daraltabilirler (TMK m. 258, 259); ancak kişisel malvarlığının aleyhine edinilmiş malları artıramazlar. Eşler, boşanma sonuçlarını da mal rejimi sözleşmesi ile belirleyebilirler; ancak TMK m. 184/ b.5 uyarınca böyle bir anlaşmanın geçerliliği hakimin onayına tabidir.

evlilik sözleşmesi örneği

EVLİLİK SÖZLEŞMESİNİN MADDELERİ NELER İÇERMELİDİR?

Evlilik sözleşmesinin içeriği, çiftlerin özel durumlarına, beklentilerine ve ihtiyaçlarına göre şekillenmelidir. Eşlerin ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda evlilik sözleşmesi maddeleri belirlenmeli ve sözleşme oluşturulmalıdır. Ancak genel olarak bir evlilik sözleşmesi maddeleri şunlar olabilir:

  • Tarafların Kimlik Bilgileri: Sözleşmeyi imzalayan tarafların isimleri, soyadları, doğum tarihleri ve kimlik bilgileri gibi temel kişisel bilgiler.
  • Mal Rejimi Seçimi: Mal rejimi, evliliğin mülkiyet ve finansal düzenlemelerini belirler. Bu bölümde, tarafların hangi mal rejimini tercih ettikleri belirtilmelidir (örneğin, mal ayrılığı, edinilmiş mallara katılma vb.).
  • Maddi Destek ve Gelir Paylaşımı: Taraflar arasındaki ekonomik düzenlemeleri içerir. Bu, boşanma durumunda gelirlerin ve masrafların nasıl paylaşılacağını belirleyebilir.
  • Evlilik İçi ve Sonrası Edinilen Malların Belirlenmesi: Hangi malların ortak olarak kabul edileceği ve hangi malların ayrı olduğu belirtilmelidir. Örneğin bir tarafa ait fikri mülkiyet hakları, marka hakları, tazminat hakları ( doktor hatası sebebiyle tazminat, sigorta tazminatı vs.) şirket hisseleri gibi hususların boşanma durumunda kime ait olacağı açıkça belirtilmelidir.
  • Evlilik Birliği İçin Ortak Hesaplar ve Yatırımlar: Ortak banka hesapları, yatırımlar ve finansal düzenlemelerle ilgili detaylar bu kısımda yer alabilir.
  • Düzeltilmiş ve Ek Hükümler: Tarafların özel istekleri doğrultusunda ek düzenlemeler ve değişiklikler bu bölümde yer alabilir.
  • Sözleşmenin Geçerliliği ve Onay: Tarafların imzalarıyla birlikte, sözleşmenin taraflarca özgür iradeleriyle kabul edildiğine dair hükümler eklenmelidir.

Unutulmaması gereken önemli bir nokta, her çiftin ihtiyaçları farklı olduğundan, evlilik sözleşmesi maddeleri kişiselleştirilebilir. Ayrıca, sözleşme yasalara uygun olmalı ve her iki tarafın da rızasıyla yapılmalıdır. Bu nedenle, bir boşanma avukatından profesyonel destek almak önemlidir.

EVLİLİK SÖZLEŞMESİ İLE HANGİ KONULARDA DÜZENLEME YAPILAMAZ?

Evlilik sözleşmeleri, eşlerin mal rejimi konusundaki iradelerini ortaya koymalarına imkan tanıyan özel hukuk sözleşmeleri olmakla birlikte, bu sözleşmelerin düzenleyemeyeceği veya geçersiz sayılacağı bazı alanlar da mevcuttur. Bu alanlar başta kamu düzeni, ahlak kuralları ve emredici hukuk normlarıyla çerçevelenmiş olup, sözleşme serbestisi bu sınırlar içerisinde yorumlanmalıdır.

Evlilik sözleşmesi ile tarafların yalnızca malvarlığı rejimlerini belirlemeleri mümkündür. Bunun dışında kalan, özellikle kişisel hak ve yükümlülüklere, evliliğin manevi unsurlarına, kamu düzenine veya üçüncü kişilerin haklarına ilişkin düzenlemeler hukuken geçersizdir. Örneğin, sadakat yükümlülüğünden feragat edilmesi, ev içi görev dağılımının sözleşmeye bağlanması, taraflardan birinin nafaka ya da tazminat hakkından önceden vazgeçmesi, evlat edinmeye karar verilmesi gibi hükümler, Türk Medeni Kanunu’nun temel ilkeleriyle bağdaşmaz ve geçersiz sayılır.

Bu bağlamda, çocukların velayeti, kişisel ilişkileri ve yurtdışına çıkarılmasına dair düzenlemeler de evlilik sözleşmesi kapsamında kararlaştırılamayacak konular arasındadır. Özellikle çocukların menfaati ve üstün yararı, kamu düzeni kapsamında korunmakta olup, tarafların bu konularda önceden bağlayıcı düzenlemeler yapmaları hukuken mümkün değildir. Nitekim, evlilik birliğinin sona ermesi halinde çocukla kişisel ilişki kurulması, velayet hakkı ve benzeri konular yargı mercilerince, çocuğun üstün yararı gözetilerek karara bağlanır.

Bu noktada önemle belirtilmelidir ki, müşterek çocuğun diğer ebeveynin izni olmaksızın yurtdışına çıkarılması veya kaçırılması durumunda, bu eylem sadece iç hukuka değil, aynı zamanda uluslararası hukuka da aykırılık teşkil etmektedir. Tarafı olduğumuz 1980 tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönlerine Dair Lahey Sözleşmesi uyarınca, çocuğun mutad meskeni bulunduğu ülkeden rızaya dayanmaksızın alıkonulması halinde, diğer ebeveynin başvurusu üzerine çocuğun mutad meskene iadesi için sözleşmede öngörülen uluslararası prosedürün işletilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, çocuğun iadesi konusu evlilik sözleşmesiyle kararlaştırılamayacak, yalnızca yetkili yargı organlarının ve sözleşmeye taraf devletlerin ilgili mercilerinin yetkisinde bulunan ve uluslararası çocuk kaçırma içtihatları ile şekillenen bir alandır. Bu durumda uluslarası çocuk kaçırma avukatı desteği almak gerekecektir.

Sonuç olarak, evlilik sözleşmesi yalnızca mal rejimine ilişkin irade açıklamalarına yer verebilir; tarafların kişisel haklarını, evliliğin manevi boyutunu, çocukların velayeti ve iadesi gibi kamu düzenini ilgilendiren alanları konu edinmesi hukuken mümkün değildir. Bu tür düzenlemeler, evlilik sözleşmesi kapsamında yapılsa dahi geçersiz sayılacak ve icrai bağlayıcılığı olmayacaktır.

EVLİLİK SÖZLEŞMESİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

Evlilik, hayatın en önemli adımlarından biridir ve bu birlikteliği koruma altına alan evlilik sözleşmesi, çiftlerin gelecekteki finansal ve mülkiyetle ilgili durumlarını düzenler. Ancak, bu belgeyi hazırlarken evlilik sözleşmesinde dikkat edilecek hususlar vardır. Tarafların mal rejimi, maddi destek, miras ve diğer önemli konulardaki beklentileri net bir şekilde belirtilmelidir. Unutulmamalıdır ki evlilik anlaşması bir taahhütname ya da vasiyetname değildir.

Evlilik sözleşmesi, yürürlükteki yasalar ve tarafların haklarına uygun olarak hazırlanmalıdır. Bu belge, çiftlerin ilişkilerini sağlam temellere oturtmak ve olası anlaşmazlıkları önlemek adına büyük bir öneme sahiptir. Uygulamada evlilik sözleşmesi düzenlenirken en çok göz ardı edilen ve sorun yaşanan hususlar aşağıda belirtilmiştir.

Evlilik sözleşmesinde dikkat edilecek hususlar:

  • Eşlerden Birinin Talebi Üzerine Mal Rejimi Değişikliği

Evlilik sözleşmeleri kural olarak eşlerin ortak iradeleriyle kurulur. Ancak bazı istisnai durumlarda, eşlerden birinin talebi üzerine mal rejimi değişikliği yapılabilir. Bu durumlardan birinin mevcut olması halinde, eşlerden birinin talebi üzerine hakim, şartlar uygunsa eşler arasındaki mal rejimini mal ayrılığına geçirme kararı verebilir.

Bu durumlar Türk Medeni Kanunu’nun 206. maddesinde sınırlı sayıda düzenlenmiştir ve aşağıdaki gibidir:

  • Diğer eşe ait malvarlığının borçlarla yüklenmiş olması veya ortaklıktaki payının haczedilmiş olması,
  • Diğer eşin, talepte bulunanın veya ortaklığın menfaatlerini tehlikeye düşürmüş olması,
  • Diğer eşin, ortaklığın malları üzerinde bir tasarruf işlemi yapılması için gereken rızasını haklı bir sebep olmadan vermemesi,
  • Diğer eşin, istemde bulunan eşe malvarlığı, gelirleri, borçları veya ortaklık malları hakkında bilgi vermekten kaçınması,
  • Diğer eşin sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması. (Eğer eşlerden biri sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksunsa, yasal temsilcisi bu sebep ile mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilir.)

evlilik sözleşmesi nasıl yapılır

  • Evlilik Sözleşmesi Ölüm Halinde Ne Olur?

Evlilik, eşlerden birinin vefatıyla sona erdiğinde, geride kalan eş genellikle hem mirasçı hem de mal rejimi tarafı olur. Mal ayrılığı rejimi uygulanıyorsa, eşlerin birbirlerinin sahip olduğu mallara ilişkin herhangi bir hakkı bulunmamaktadır. Ancak, miras hükümleri kapsamında, hayatta kalan eşin vefat eden eş üzerindeki mirasçılığı devam eder. Bu da demektir ki, evliliğin sona ermesiyle birlikte, hayatta kalan eş, eğer reddi miras yapmadıysa miras paylaşımı hükümlerine tabi olarak payını alabilir, mirasçı sıfatıyla hak talep edebilir ve miras intikalini gerçekleştirir. Diğer mirasçılar muris muvazaası ya da vekaletin kötüye kullanılması sebebiyle tapu iptal tescil davası gibi mirasa ilişkin dava yollarına başvurabilirler. Bu sebeple bir miras avukatından destek alınması önemlidir.

  • Evlilik Sözleşmesi Nafakaya Dair Hükümler İçerebilir mi?

Evlilik sözleşmesi, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kişilik haklarına ve kamu düzenine aykırı hükümler içeremez. Bu sebeple, kişinin nafaka talep hakkı henüz doğmadan önce bu hakkını sınırlayan bir hüküm sözleşmeye eklenirse, bu hüküm geçersiz olacaktır. Yoksulluk nafakası ya da çocuk nafakası almaya hak kazanan bir taraf dahi kendi rızasıyla bu haktan önceden vazgeçemez. Bu nedenle, evlilik sözleşmesi nafaka ödemesini ortadan kaldıramaz. Bu tür anlaşmalar ancak anlaşmalı boşanma protokolünde belirlenebilir. Ayrıca, tarafların kişisel egolarını tatmin etmeye yönelik anlamsız hükümler de temel hak ve özgürlükleri sınırlayıcı nitelikte olduğundan geçersiz olacaktır.

  • Evlilik Sözleşmesi Şarta Bağlı Yapılabilir mi?

Evlilik sözleşmesi, mal rejimi seçimi dışında ek şartlara bağlı olarak yapılamaz. Eşler arasında kendi aralarında imzaladıkları belge, resmi olarak evlilik sözleşmesi niteliğinde değildir. Mal rejimi seçimi dışında, evlilik sözleşmesi şartlarında herhangi bir düzenleme yapma yetkileri bulunmamaktadır. Dolayısıyla, eşler kendi aralarında örneğin aldatma durumunda uygulanacak bir cezai şart gibi kurallar koyma hakkına sahip değillerdir. Resmi olarak tanınan evlilik sözleşmesi, belirli yasal prosedürlere tabi tutulmuş ve tarafların haklarını koruyan bir belge olup, mal rejimi seçimi dışında ek düzenlemelere izin vermez.

  • Evlilik Sözleşmesine Gizlilik Maddesi Koyulabilir Mi?

Evlilik sözleşmesine gizlilik maddesi konulup konulamayacağı, sözleşme serbestisi ve özel hayatın gizliliği ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. Türk hukukunda sözleşme serbestisi ilkesi gereği, taraflar, emredici hükümlere, kamu düzenine, ahlaka ve kişilik haklarına aykırı olmamak kaydıyla, sözleşmelerine istedikleri hükümleri koyabilirler. Bu bağlamda, evlilik sözleşmesine bir “gizlilik maddesi” eklenmesi hukuken mümkündür.

Söz konusu gizlilik hükmü, tarafların sözleşme içeriğini üçüncü kişilerle paylaşmamayı, özel malvarlığı bilgilerini ya da kişisel nitelikteki bilgileri açıklamamayı taahhüt ettikleri bir düzenleme niteliğinde olabilir. Ancak bu maddenin etkili olabilmesi için açık, belirli ve ölçülü olması gerekmektedir. Örneğin, bir tarafın sözleşme hükümlerini yargı mercilerine, avukatına veya mali müşavirine açıklaması gibi durumların gizlilik yükümlülüğünün istisnası olarak değerlendirilmesi gerekir. Öte yandan, gizlilik hükmünün ihlali halinde uygulanacak yaptırımların da önceden düzenlenmiş olması, maddenin uygulama gücünü artırır.

EVLİLİK SÖZLEŞMESİNİN SÜRESİ NEDİR?

Evlilik sözleşmesi, tarafların iradesiyle oluşturulan ve mal rejimini düzenleyen bir hukuki işlemdir ve ancak mahkeme kararıyla iptal edilmediği sürece geçerliliğini korur. Bu bağlamda, tarafların evliliğinin sona ermesi—boşanma veya eşin ölümü gibi haller—sözleşmenin sona erdiği anlamına gelmez; aksine, bu durumlarda sözleşme hükümleri mal paylaşımı ve diğer malvarlığı ilişkilerinin düzenlenmesinde uygulanmaya devam eder. Ancak sözleşmenin geçerliliği, şekil şartlarına uygunluk, tarafların iradesinin özgür ve bilinçli oluşu gibi unsurlar bakımından mahkemece denetlenebilir.

Eğer mahkeme, sözleşmenin kurulmasında hile, irade sakatlığı, kanuna aykırılık veya kamu düzenine aykırılık gibi sebeplerle geçersizliğine karar verirse, sözleşme hukuken etkisiz hale gelir. Böyle bir durumda, taraflar arasında mal rejimi sözleşmesinden doğan hak ve yükümlülükler ortadan kalkar ve mal rejimi Türk Medeni Kanunu’nun yasal hükümlerine göre çözümlenir. Dolayısıyla, evlilik sözleşmesinin uzun süreli geçerliliği, mahkeme kararıyla doğrudan etkilenebilir ve bu husus taraflar açısından önemli bir hukuki güvencedir.

evlilik sözleşmesinin geçerliliği

EVLİLİK SÖZLEŞMESİNİN İPTALİ NASIL OLUR?

Evlilik sözleşmesinin iptali için belirli şartlar bulunmaktadır. Bu şartların başında, sözleşmenin kuruluş aşamasında eşlerden birinin iradesinde meydana gelen yanılma, tehdit veya aile içi şiddet, hakaret etkisinin olduğunu öne sürme hakkı gelmektedir. Bu durumda, eşler, sözleşmenin geçersiz olduğunu iddia ederek iptali için dava açabilirler.

Bununla birlikte, dikkate alınması gereken bazı önemli noktalar bulunmaktadır:

  • Sözleşmenin düzenlendiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde dava açılması gerekmektedir. Bu süre içinde dava açılmazsa, sözleşme geçerliliğini korur.
  • Sözleşmenin noter huzurunda düzenlendiği durumlarda, iptali istenen sözleşmenin geçersiz olduğunu kanıtlamak için aynı derecede güçlü bir belgeye ihtiyaç vardır. Bu, mahkemeye somut kanıtlar sunmak gerektiği anlamına gelir.

Bu şartlar altında, eşler, yanılma, dolandırıcılık, tehdit veya şiddet gibi etkiler altında kalarak yapılan bir mal rejimi sözleşmesinin iptalini talep edebilirler. Ancak, bu taleplerin belirli yasal süreçlere uygun olarak yapılması önemlidir.

YABANCILAR TÜRKİYE’DE EVLİLİK SÖZLEŞMESİ YAPABİLİRLER Mİ?

Türkiye’de yabancı uyruklu kişilerin evlilik sözleşmesi yapmaları ve bu sözleşmelerin geçerliliği, özel hukukun uluslararası boyutlarını içeren ve Yabancılar Hukuku kapsamında karmaşık bir hukuki mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk Medeni Kanunu kapsamında, evlilik birliği içinde uygulanacak mal rejiminin belirlenmesi amacıyla evlilik sözleşmesi yapılması mümkün olup, bu durum yabancı uyruklu eşler bakımından da geçerlidir. Ancak, bu sözleşmenin Türkiye’de geçerli olabilmesi için sözleşmenin şekil ve içerik bakımından Türk hukuku normlarına uygun olması gerekmektedir.

Öte yandan, iki tarafta yabancıysa evlilik sözleşmesinin geçerliliği hususunda sadece Türk hukuku kuralları değil, aynı zamanda tarafların milli hukukları da önem taşır. Uluslararası özel hukuk ilkeleri gereğince, yabancı uyruklu eşlerin kendi ülkelerinin özel hukukuna göre evlilik sözleşmesinin geçerlilik şartları da incelenmelidir. Bu bağlamda, bir sözleşmenin geçerliliği ancak hem Türk hukukuna hem de tarafların milli hukuklarına uygun olduğu ölçüde kabul edilebilir. Böylece yabancıların Türkiye’de edinmiş olduğu taşınmazlar ve diğer haklar evlilik sözleşmesinin konusu yapılabilir.

Ayrıca, evlilik sözleşmesinde tarafların boşanma veya mal rejimine ilişkin uyuşmazlıklarda hangi hukukun uygulanacağını açıkça belirtebilme hakları bulunmaktadır. Bu husus, tarafların ileriye dönük hukuki güvenliklerini sağlamaları bakımından önem arz etmektedir. Türkiye’deki uygulamalarda, yabancıların özgür iradeleriyle boşanma halinde Türk hukukunun uygulanmasını tercih etmeleri mümkündür ve bu tercih uluslararası özel hukukta da kabul görmektedir.

Sonuç olarak, yabancı uyruklu kişilerin Türkiye’de yaptıkları evlilik sözleşmelerinin geçerliliği, çoklu hukuk normlarının bir arada değerlendirilmesini gerektiren karmaşık bir süreçtir. Bu süreçte hem Türk Medeni Kanunu hükümleri hem tarafların kendi ülkelerinin hukuk sistemi göz önünde bulundurulmalı, ayrıca tarafların tercihleri doğrultusunda uygulanacak hukuk da sözleşmede açıkça düzenlenmelidir. Bu şekilde, evlilik sözleşmesinin hukuki geçerliliği ve uygulanabilirliği sağlanabilir, taraflar arası hukuki ihtilafların önüne geçilebilir.

EVLİLİK SÖZLEŞMESİ ÖRNEĞİ KULLANMAK SAKINCALI MIDIR?

Her evliliğin özgün ihtiyaçları ve koşulları farklılık gösterdiğinden, tek bir standart evlilik sözleşmesinin tüm durumlara uyarlanması mümkün değildir. Bu nedenle, mal rejimi belirlenirken çiftlerin öncelikle mal rejimi türleri hakkında kapsamlı bilgi edinmeleri ve kendi yaşam koşullarına en uygun mal rejimini seçmeleri büyük önem taşır. Standart bir sözleşmenin her duruma uyacağına dair bir garanti bulunmamaktadır; yanlış veya eksik bir tercih ileride telafisi güç hukuki ve maddi kayıplara yol açabilir. Zira her evlilik, tarafların maddi durumu, geleceğe yönelik beklentileri ve diğer kişisel faktörleri bakımından farklılık arz eder.

Örneğin bir eşin iş sözleşmesinin feshi ve SGK işten çıkış bildirgesinin verilmesi halinde elde edeceği kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai hakları, ücret alacakları, yıllık izin hakları ve benzeri işçilik haklarının ya da sporcu alacakları, gemi adamı ücretleri gibi alacakların boşanma halinde kişisel mal mı yoksa edinilmiş mal mı sayılacağı hususu uygulamada sıklıkla uyuşmazlığa konu olmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 219. maddesi uyarınca, çalışma karşılığı elde edilen kazançlar kural olarak edinilmiş mal sayılmakla birlikte, iş sözleşmesinin sona erme şekli, ödeme zamanı ve işten çıkarılma tazminatı niteliği gibi unsurlar bu alacakların kişisel mal olarak değerlendirilmesine de yol açabilmektedir. Bu nedenle, evlilik sözleşmesi yapılırken, bu tür iş hukuku kaynaklı işçilik haklarının hangi mal rejimi kapsamında değerlendirileceğinin açıkça belirtilmesi, ileride doğabilecek hukuki belirsizliklerin ve uyuşmazlıkların önüne geçilmesi bakımından hukuken yerinde bir yaklaşım olacaktır.

Bu sebeple, evlilik öncesinde detaylı bir değerlendirme yapılması ve alanında uzman bir aile hukuku avukatından profesyonel hukuki destek alınması önemle tavsiye edilir. Uzman bir avukat, çiftlerin özel durumlarını dikkate alarak en uygun mal rejimini belirlemelerine yardımcı olur, evlilik sözleşmesinin içeriğini ihtiyaçlara göre şekillendirir ve ileride ortaya çıkabilecek hukuki ihtilafların önüne geçilmesini sağlar. Böylece, taraflar evlilik birliğini kurarken daha sağlam ve güvenli bir hukuki altyapıya sahip olur.

Diğer makalelerimizi inceleyebilir ve hukuki destek talepleriniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

YASAL UYARI: Web sitemizde yer alan makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Orbay Çokgör’e aittir ve tüm makaleler elektronik imzalı zaman damgalı olarak hak sahipliğinin tescil edilmesi amacıyla yayınlanmaktadır. Sitemizdeki makalelerin, kaynak link vermeden kopyalanarak veya özetlenerek başka web sitelerinde yayınlanması durumunda, hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.

Önceki yazı
Uluslararasi Çocuk Kaçirma Davalarinda İçti̇hat İncelemesi̇
Sonraki yazı
İkamet İzni Reddine İtiraz Prosedürü
keyboard_arrow_up